15 Ocak 2017

Tatile Beş Kala


Sevgili dostlarım merhaba, nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Biz iyiyiz. Annem Pazartesi günü bize gelmişti. Salı ve Çarşamba kar tatili oldu. Hafta sonu da derken doya doya sohbet ettik, dışarı çıktık. Misafirliğe gittik, faturaları ödedik. Temizlik yaptık, tatil yaptık. Çok güzel zaman geçirdik.
Annemi bugün öğleden sonra yolcu ettim. İçimde bir burukluk oluştu. Misi de ilgi istedi, kırmak istemedim, oyun oynadık. Şimdi sömestr tatilini iple çekiyorum çünkü Allah izin verirse annemle daha çok zaman geçireceğiz. Ama o zaman da iyice alışacağım için dönmek zor gelecek. Misi'ye gelince kutusuna girmeyi, yolculuk yapmayı hiç sevmediği için anneme giderken de eve dönerken de mızıldanacak. Yavrum öyle sakin ki yolculuk ederken hiç gıkı çıkmıyor. Allah ömrünü sağlığını versin bebişime. Allah anneme de sağlığını, ömrünü versin elbette.
Misi'nin yukarıdaki fotoğrafını çok sevdim, siz dostlarımla paylaşmak istedim.
Sevgili dostlarım yeni yılınızı buradan kutlayacağımdan çok emindim ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Onu da anlatayım. 30 Aralık'ta okullar tatil oldu. Ben de sabahtan yola çıkıp annişime gittim.
Annişim simit, tatlı lor almıştı, çayımızı içtik. Bol bol sohbet ettik. Annemle anlaşmış, şarap almıştık.
Yeni yılımızı ikimiz geçirecektik. Gündüz sinemaya gitmeye, akşam da yemekte spagetti yapmaya karar vermiştik. Tatlı olarak ta annem kabak tatlısı yapacaktı. Yaptı da. Annem kereviz salatası ile zeytinyağlı bakla da yapmış, bana sürpriz oldu. Her neyse ertesi gün annemle hazırlanıp çıkacağız.
Öğle yemeğini dışarda yiyip sinemaya gideceğiz. Güldal ablam aradı. Dakikalarca konuştuk. Ablam bu havada ne sineması diye konuşuyor. Bir anlam veremedik. Çünkü Akçay'da kar yoktu. Ablam görüntülü konuşma yapmak istedi, biz konuşurken kapı çaldı. Bir de açtım ki Fikriye. "Fikriye sen misin, evet sensin" demişim. Ben şok şok şok! Meğerse Fikriye ablama haber vermiş, adresi almış ve gelmiş. Ablam da durumu bildiği için bizi oyalamaya çalışıyormuş. Fikriye mi kim? Fikriye çok eski dost, annemin manevi kızı. Fikriye ile 1996 yılında tanıştık. Yani 20 yıldan fazla bir süredir tanışıyoruz. Annemin eski iş arkadaşı. Bütün aileyi tanıyor, seviyor. Biz de onu seviyoruz.
Fikriye kahvaltı ettikten sonra yeni yılı dışarda karşılamak istediğini söyledi, onu evde kalmaya ikna etmeye çalışsak ta o bizi ikna etmeyi başardı. Ayvalık'a gittik. Çay, kahve içtik. Mekan arayışına girdik. Her yer dolu. Yeri olan mekanlarda da fasıl var, onu da biz istemiyoruz. Yunan müziği çalınan bir mekan ile rezervasyon yapıldı. Oraya giderken tarihi dokulu bir mekan gördük, içeri girdik. Bayıldık, mekan çok güzel, çok sıcaktı. Sıcak şarap ta vardı. Biz üçümüz sıcak şarap içtik.
Öteki yer ile yaptığımız rezervasyonu iptal ettik. Ve yeni keşfettiğimiz mekanda kaldık. Sonradan öğrendik ki bulunduğumuz yerde de fasıl varmış. İş işten geçti tabii. Ama fasıl başlayana kadar çalan müzikler bizi mest etti. Benim mutlu çocukluğumun müzikleriydi çalanlar. Biz yemek yerken mekan doldu, fasıl başladı. Biz 22.30 gibi mekanı terk ettik.Yeni yıla evimizde girdik. Çok güzel bir yeni yıl geçirdik, ertesi günü geç uyandık. Bol bol sohbet ettik, kahvaltı ettik. Sonra Fikriye birazcık uyudu, uyandı. Annemle birlikte beni Akçay otogarına bıraktılar. Vedalaştık. Aynı akşam geç vakitte Fikriye'nin uçağı vardı. Evet Fikriyecim Perşembe günü elektrikler kesilmeden önce rezervasyon yapmış, araba kiralamış. Cumartesi günü öğleye doğru gelebilmişti, uçak rötar yapmış. Yoksa daha önce bizde olacakmış. Doğaçlama bir yeni yıl geçirdik, yüreğine sağlık arkadaşım, bizi inanılmaz mutlu ettin, en güzeli seninle birlikte olmak, doya doya sohbet etmekti.İşte düşünülmeyen bir durum olunca düşünülenler unutuldu. Durum bu.
Sevgili dostlarım şimdilik benden bu kadar, yeniden görüşünceye dek dostça, sevgiyle kalın!



Kumandanın Aşığı


Aşk için neleri göze alabilirsiniz?

1939 yazı. On dokuz yaşındaki Yahudi Emma Bau'nun hayatı Nazilerin Polonya'yı işgal etmesiyle bir gecede altüst olur. Üniversite kütüphanesindeki işinden ayrılmak zorunda kalır ve altı haftadır evli olduğu kocası Jacob direniş örgütüne katılmak için kaçar. Gettodaki ailesinin yanına giden Emma direniş örgütü tarafından gettodan çıkarılır ve sahte bir kimlikle kocasının teyzesinin yanında yaşamaya başlar. Anna Lipowski adında bir Hıristiyan olarak hayatını devam ettirmeye çalışan Emma'nın yaşamı, Nazi komutanı Richwalder'le tanıştığında daha da tehlikeli bir hal alır. Emma'dan etkilenen kumandan ondan sekreteri olmasını ister. Nazi üssünde çalışmaya başlayan Emma'dan direniş için bilgi toplaması istenir, genç kadın da bunun için her şeyi yapmaya hazırdır. Ama bu görevin evliliğini ve hayatını riske atacağının henüz farkında değildir. Emma, ailesinin, kocasının ve halkının hayatını tehdit eden bu adama âşık olmaya başladığını fark ettiğinde ise iş işten geçmiş olacaktır.

"Göz kamaştıran bir sadelikle yazılmış, insanın nefesini kesen bir roman. Romantik tarihsel kitapların en iyilerinden."
-Publisher's Weekly-

"Pam Jenoff hayal dahi edilemeyecek bir durumda yaşayan insanların portresini etkileyici bir şekilde çiziyor."
-Booklist-
(Tanıtım Bülteninden)

5 Ocak 2017

Küçük Fransız Pansiyonu


Emmy ve erkek arkadaşı Nathan huzurlu bir tatil geçirmek üzere yeşillikler içindeki La Cour des Roses'a gelmişlerdir. Bu tatil, monotonlaşan ilişkilerine yeni bir heyecan kazandıracaktır. Ama olaylar hiç de Emmy'nin beklediği gibi gelişmez. Nathan ev sahipleri Rupert'ın seksi karısıyla kaçmış, geçirdiği ağır hastalığın üzerine karısı da kendisini terk eden Rupert ise pansiyonun işlerini yürütemez hale gelmiştir. Ona yardım eli uzatan Emmy olur. Emmy bu davranışıyla insanların kalbini kazanır ve kendini yeni bir arkadaşlık ortamında bulur. Bu arada ateşli bahçıvan Ryan ve sinir bozucu (ya da muhteşem) muhasebeci Alain arasında kalan Emmy'yi çok daha zor bir ikilem beklemektedir: Tatil için geldiği bir yerde arkadaşlarını, ailesini ve bütün kariyerini terk ederek yeni bir hayata başlamak ya da İngiltere'ye geri dönmek. Emmy bu zor ikilemi çözmeye çalışırken La Cour des Roses'un muhteşem verandasında ona katılmayı çok isteyeceksiniz. Yurtdışında büyük ilgi gören La Cour des Roses serisinin bu ilk kitabından sonra geçtiğimiz günlerde serinin ikinci kitabı "Küçük Fransız Pansiyonuna Dönüş" İngilizce baskısıyla okuyucuların beğenisine sunuldu. Türk okurları önümüzdeki aylarda ikinci kitabı da okuma fırsatı bulacaklar.
(Tanıtım Bülteninden)