30 Ekim 2014

Yoksa Hala Bekar mısın?


Sadece 10.000 kişinin yaşadığı Lovett kasabasında, düğün büyük bir olaydır. Büyük şehirlerden düğüne gelen uzaktaki akrabalar ise dedikodu malzemesi olmaktan kaçamazlar.

Sadie Hallowell, kendisinden küçük kuzeninin düğünü için yıllar sonra doğduğu kasabayı ziyaret eder. Kasabadakiler için klasik bir fiskos malzemesi olacakken işler değişir; çünkü Sadie otuz üç yaşındadır ve hâlâ BEKÂRDIR. Bu, kasabalılar için dedikodu değil, çok fazla dedikodu demektir.

Ancak bilmedikleri bir şey vardır. Sadie, işleri Lovett sakinlerinin bile yetişemeyeceği bir hızda karıştırmaya yetecek potansiyele sahiptir.
(Tanıtım Bülteninden)

*Ön Sipariş Tarihi: 03 Kasım 2014

Kendi Gecesinde


"Dinle Kara; sana sahilimi, sahillerimi, hayaletlerimi anlatacağım. Bir Doğu şehrinin soğuk hastanesindeki gece nöbetlerini, dağ eteklerindeki pusulardan getirilen parçalanmış genç bedenleri, narin sevgilim Dilda'yı. Aşklarımı, aşksız kalmalarımı, bütün mahrem, muhteşem ya da sefil, yıkım ve umut dolu anlarımı ve zamanla nasıl kirlenip çürüyerek kötü birine dönüşmüş olduğumu."

Aşkı ve düşüşü seçmiş ve uzak kalınmış bir anne, sevgi-nefret ekseninde dokunaklı bir baba oğul ilişkisi. Çocukluğun, ilk gençliğin ve cinselliğin arka bahçeleri. Zoraki kaçakçı Hayali, Londra'daki sürgününde geçmişini sorgularken genç moda tasarımcısı Reyan'la tanışır. Bu iki yaralı ve zor insan rüzgârlı, gölgeli, ama incelikli bir aşka yelken açarlar. İnci Aral bu kez, tanımak istemediğimiz, yakınında, hatta belki içindeyken bile kolay kabul edemediğimiz dünyalara eğiliyor. Reddedilmiş ilişkilerin ve aşkın ayrımsız halinin kendi içinde ne kadar doğal ve derin olabileceğini gösteriyor. Önyargı, tutuculuk ve genel geçer ahlakın köşeye kıstırdığı insanların özel yaşam alanları ve gecelere sığınarak hayaletlere dönüşmelerini anlatıyor. 

Kendi Gecesinde, Doğudan Batıya tüm çelişkileriyle bir Türkiye resmi çizerken kirlenme ve ayrışmalar sürecinde, yaşamın anlamı, mutluluk arayışı ve aşk üzerine okuru derin düşüncelere götüren bir roman. Siyasi ve toplumsal olguları mizahla harmanlayan geleneksel gölge oyunumuz Karagöz-Hacivat ise hikâyenin mozaiği.
(Tanıtım Bülteninden)

* Ön Sipariş Tarihi: 03 Kasım 2014

Uçurumun Kenarındaki Kız


Küçük gibi görünen bir sır yüz yıllık bir kalp ağrısına neden olabilir mi?

Bebeğini kaybeden Grania yaşadığı şokla birlikte İrlanda'ya ailesinin yanına döner. Orada, uçurumun kenarında Aurora isimli küçük bir kızla karşılaşınca yıllardır kapalı olan bir sandığın kilidi kırılmış gibi geçmiş, su yüzüne çıkmaya başlar. 
Çok geçmeden Grania, savaş zamanı İngiltere'sinde yaşanan acı dolu bir aşktan günümüze kadar uzanan ve Aurora'nın ailesi ile kendi ailesini adeta bir lanet sarmalına dolayan olayları büyük büyükannesinin yazdığı mektuplardan öğrenir. Ancak küçük Aurora, içgüdüleri ve kabuğuna sığmayan yapısı sayesinde iki aileyi birbirine bağlayan makus talihi ters çevirip onları geçmişin zincirlerinden kurtaracak ve tarihin tekerrür etmesini engelleyecektir.
Elinizde tuttuğunuz kitap, her şeye rağmen hep yeni baştan başlamaya gücü olanların ve o gücü bulmak zorunda kalanların hikâyesidir. Umudun, yalnızca ona sahip olmayı arzulayanların kalplerinde yeşerdiği bir dünyada Aurora sizi izliyor olacak…

"Uçurumun Kenarındaki Kız, kaybedilen aşkların, yeniden başlayabilmenin ve yeni fırsatların hikâyesi."
-Booklist-

"Uçurumun Kenarındaki Kız, Lucinda Riley'yi günümüzün en yetenekli yazarları arasına yerleştiriyor."
-The Paramus Post-

"Yürek burkan ve iç içe geçmiş hayatların hikâyesi."
-Grazia-

"Ünlü dizilere taş çıkaracak cinsten trajedi ve aile sırlarıyla dolu harika bir roman." 
-Shelf Awareness-
(Tanıtım Bülteninden)

* Ön Sipariş Tarihi: 31 Ekim 2014

Aşka Rehin


"Aşk perdenin arkasına saklanmış güçlü bir ışıktır. Perdeyi çekince gözlerin kamaşır." 
Bir yanda platonik bir âşık, diğer yanda aşkı arayan bir kız! Betül asla aşık olamayacağını düşünüyordu. Beklenmedik bir zamanda Tolga ile yakınlaşmaları, kalbinin ona oynadığı en büyük oyundu. Hayatının oyununu düğün günü bozarak gözlerindeki perdeyi kaldırır.

Burak, dört senedir içinde büyüttüğü aşkını usulca yüreğinde yaşamış, hiç kimsenin bilmesine izin vermemiştir. Sevdiği kişinin, hayatını değiştiren patronunun biricik kız kardeşi olması, birçok açıdan sorundur. 

-Yıllardır ağabeylik yaptığı kıza böyle güzel duygular besleyebilir mi? 
-Ona dokunmadan bu kadar güçlü karşılıksız sevebilir mi? 
-Aşk, platonik olmaktan çıkıp sevdiğini haykırabilecek midir?
(Tanıtım Bülteninden)

27 Ekim 2014

Yemin


Gururu, sahip olduğu tek şeydi. 

Aşk için ondan vazgeçebilecek miydi? 

Alexi de Warenne'in Çin'den İngiltere'ye rekor sürede yaptığı gemi yolculuğunun ardından hissettiği zafer duygusu çabucak kaybolur. Çünkü Alexi'nin denizde geçirdiği zaman yüzünden onu cezalandırmak isteyen, büyüleyici güzelliğe sahip çocukluk arkadaşı Elysse O'Neill, Alexi şerefine düzenlenen partide genç adamın dümencisiyle flört eder. Fakat Alexi, Elysse'i adamın kollarından kurtulmaya çalışırken görünce ortalık karışır. Alexi genç kızın onurunu kurtarmak için birkaç gün içinde onunla evlenir ancak hemen ardından yeni bir hayata başlamak üzere onu terk eder. 

Elysse de Warenne zekâsı ve zarafetiyle tüm sosyeteyi etkilemektedir fakat "terk edilmiş gelin" dedikodusu bir türlü peşini bırakmaz. Üstelik genç kız kocasını altı yıldır görmemiştir ve ilk gecelerini birlikte geçirmemişlerdir bile! Alexi beklenmedik bir anda İngiltere'ye geri döndüğündeyse Elysse kocasının kalbini kazanmak ve yanında yer alabilmek için ne gerekirse yapacaktır… 

"Aşkın, trajedinin, zaferin ve mutluluğu yakalamak için geçmişi geride bırakmanın hikâyesi. Macera, romantizm ve yeni başlangıçlardan keyif alanlar kaçırmamalı." 
-My Book Addiction-

"Brenda Joyce'un, okuyucularını fırtınalı bir yolculuğa çıkarırken yarattığı karakterler tutku, kıskançlık ve öfke dolu."
-Romance Novel News-
(Tanıtım Bülteninden)

Hava Soğuk mu Soğuk


Merhaba sevgili dostlarım, nasılsınız? Dilerim iyisinizdir. Ben de iyiyim. Bugün hava çok soğuk. Okula gitmeden önce annemi aradım. Annem kaban giyebileceğimi söyledi. Komik olup olmayacağımı sordum. Ve annemin komik olmayacağımı söylemesi üzerine kabanımı giyip okula gittim. Meğerse bugün herkesin üzerinde kaban varmış. Bulgaristan'da kar yağmış, bize o kadar yakın ki!
Okulda hep nescafe üçü bir arada içerim. Ama bugün hava çok soğuk ve yağışlı olduğu için canım çay çekti. Stajyerim sağolsun, bana limon aldı da çayımı büyük bir keyifle içebildim. Eğer evden çıkmadan önce canımın çay çekeceğini bilseydim limonumu alır da giderdim. Sonrasında kahvemi de içtim tabii ki! Bugün çocuklara Atatürk resmi boyattım. Daha doğrusu Atatürk resmi ortada, yaprakları boyadılar. Sonra da kırmızı kağıtların üzerine önceden hazırladığımız ay ile yıldızı yapıştırdılar, bayrak yaptılar.
Annem mi?  Akçay'a taşındı, evi yerleştiriyor, sıra benim odama, kitaplarımı yerleştirmeye gelmiş. Aslında gittiğim zaman ben yerleştirecektim ama ne zaman gidebileceğim belli değil. Oda dağınık duruyor, annemin gözüne battıkça rahatsız ediyor. Bu yüzden işe girişmiş. Kıyamam, çok yoruldu. Ama işi bitince içine sinecek, rahatlayacak. Bizde durum bu. Yeniden görüşünceye dek dostça kalın!

İki Aşk Arasında


Evden uzaktaki ilk yılı neredeyse mükemmel olacakken, arzularına yenik düştüğü bir hafta sonu kaçamağı her şeyi değiştirecekti.

On sekiz yaşındaki Harper, asker babasının kontrölü altında büyümüştü. Hayatı kendi istediği gibi yaşamaya ve yalnızca babasının birliğindeki askerlerden duyduğu şeyleri deneyimlemeye hazır bir şekilde, San Diego Devlet Üniversitesine doğru yola çıkar. 

Yeni oda arkadaşının sayesinde, Harper partilerin, yakışıklı erkeklerin, ailenin ve duyguların farkına varır. Hem yeni erkek arkadaşı Brandona hem de oda arkadaşının kardeşi Chasee kısa sürede âşık olunca, kalbi ikiye bölünür. Tehlikeli görünümlerine ve geçmişlerine rağmen, iki erkek de Harpera tapar ve onun için her şeyi yaparlar; bu, onu mutlu etmek için bir adım geri atmak anlamına gelse bile...
(Tanıtım Bülteninden)

Aile Okulu


Aile Okulu Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın kaleminden mutlu bir aile için rehber niteliğinde bir başvuru kitabı. Aile içinde sağlıklı ilişkiler kurabilmenin yolunu karşılıklı anlayış ve sevgi-saygı-güven bağında gören Tarhan, mutlu bir yuvanın ipuçlarını veriyor. Aile Okulu, çocuklara özgüven kazandırmanın yollarından saygı eğitimine, ergenlik dönemi sorunlarından eşler arasında kıskançlığa, gelin-kayınvalide çatışmalarına kadar geniş bir yelpazeye sahip bir aile içi iletişim rehberi.

Hayatı Bütün Kalbinle Sev


Gemma'ya göre, artık birileriyle buluşma günleri sona ermişti. Hatta artık başkalarının ilişkilerine destek sağlıyor ve bunu sorun etmiyordu. Otuz yedi yaşında, kendi işinin başında bir kadındı ve hayatıyla gayet mutlu, huzurluydu. Zaten iş hayatındaki yoğunluk onu yeterince meşgul ediyordu.

Düzgün ve pürüzsüz gittiğini düşündüğü hayatında ansızın bir değişiklik yapınca geçmişiyle yüzleşen Gemma, hayatına hiç ummadığı bir yoldan devam etmek zorunda kalıyor. Bazen hayatta ihtiyacın olan şey birazcık umut, bolca cesaret ve evet, biraz da sevgi!
(Tanıtım Bülteninden)

Şahmelek


"Elimden gelse hâli hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmazdık. Dudaklarımız değil, dokunuşlarımız konuşurdu bizim yerimize... Başımı onun geniş omzuna yaslayıp burnumu boynuma gömerdim. Onun o tatlı kokusunu doya doya içime çekip gözlerimi yumardım. İnanıyorum ki birlikte olsak her şey daha güzel olacaktı. Belki daha kolay..."

Ailesi, kızkardeşinin tedavisi için Amerika'ya gittikten sonra Balkanlı Ailesi'nin evinde yaşamaya başlayan İde'nin hayatı, bir gün rüyasında evin oğlu Aslan'ı görmesiyle tamamen değişir. Herkese, her şeye ve özellikle aşka karşı soğuk ve ilgisiz görünen Aslan Balkanlı'ya yavaş yavaş âşık olmaya başlayan İde, tutulmaya başladığı adamın buzlarını eritebilecek midir? Yaralı bir aşkın hayaletiyle boğuşan Aslan ise onu seven bir kadının varlığını kabul edebilecek midir?
(Tanıtım Bülteninden)

24 Ekim 2014

Çiçek Kızlar


"Kendimi kapattığım yerlerin kilidi sensin... Ailemsin... Dostumsun... Rakibimsin... Sevdiğimsin... Kalbime sahip çıktığın için teşekkür ederim aşk."

Hayatın toz pembe olmadığını öğrenen ve var olabilme savaşını birlikte göğüsleyen iki küçük kadın... Biri diğerine göz oldu, diğeri ona söz... Büyümeyi el ele öğrenen Nergiz ve Yasemin, hayatın zorlukları içinde beraber yürüdüler. Öte yanda iki kadının yarısı olabilmek için savaşan iki erkek... Mesleğinde zirveyi yaşayan Soner ve zirveden uçurumun dibine yuvarlanmış yüreği yaralı Erkan... Aşkın en tutkulu halini, en masum, en asil ve en deli yaşarken mutlu sona ulaşmayı başarabilecekler mi?

İki ayrı nefesten masumiyetin ve tutkunun hikâyesi...
(Tanıtım Bülteninden)

Öteki Bahçe


Ali Kırca'nın kaleminden on üç yıllık bir öykü… Hayatları roman olabilecek insanların, şehirlerin ve adaların öyküsü…

Ama o gece, parmaklarımla piyanonun tuşlarına dokunduğum o ilk anın, ruhumu kavuracak, hayatımı sonsuz bir ıstıraba sevk edecek bir şarkının ilk notası olduğunu bilemezdim.Yanı başımda, imkânsız bir aşkın girdabında savrulan çaresiz bir genci derin bir kıskançlık acısının denizine fırlatıp attığımı, ama öte yandan kendimi de sonu olmayan yasak bir aşkın felaketine sürüklediğimi bilemezdim.Bilsem kanatır mıydım yüreğimi? 1967 sonbaharında Heybeliada… Özgürlük rüzgârlarıyla dünyayı değiştirmeye yelken açmış, bahriye öğrencisi dört genç, adalı bir Rum olan arkadaşları Niko ve onun güzeller güzeli kuzeni Leyla… "Öteki Bahçe"nin insanları… Yüreklerindeki sarsıntı, ülkenin içinde bulunduğu çalkantılara karışırken, Türkiye olası bir savaşa sürüklenirken; sokaklar kan gölüne dönmüş, hayatlar paramparça, akıl yerle yeksan olmuşken; susanların da, susturanların da birer kelimeyle konuşacağı darbe günlerinin ayak sesleri duyulurken, artık kimse kimseye âşık olamaz, hatta sevemez bile denirken, tam da bu imkânsızlıkların ortasında filizlenen masalsı bir aşk. Ali Kırca'nın kaleminden on üç yıllık bir öykü… Hayatları roman olabilecek insanların, şehirlerin ve adaların öyküsü…Roman mı, gerçek mi olduğuna okurun karar vereceği, sarsıcı olduğu kadar sırlarla dolu sımsıcak bir ilk roman.
(Tanıtım Bülteninden)

Handan


Yalnız bir kadın mutlu olabilir mi?

"aşklarını kendileri yaratır, sonra da elleriyle yok mu ederdi bütün kadınlar, yoksa ben mi böyle tuhaftım? Yalnız bir kadın güçlü olabilir miydi? Mutlu olabilir miydi?"

Başına buyruk haliyle; hataları, sevapları, acıları, sakarlıkları, sonsuz içtenlikteki aşkları ve zaaflarıyla hepimizden bir şeyler taşıyan, ama aynı ölçüde özgün, benzersiz bir karakter, Handan… 70'lerin çocuğu Handan, hayatının son derece hassas bir noktasında (yaralı bereli orta yaşında), Halide Edib Adıvar'ın ölümsüz eseri Handan'ın eşliğinde bir keşif, bir hesaplaşma yolculuğuna çıkmaya zorlanır. Bu yolculuk ki aşklar, aldatmalar, aldanmalar, ölümler ve entrikalardan geçecek, dahası, İstanbul'un tarihinin en hareketli, en renkli ve en "gazlı" günlerini, hem de tam ortadan kat edecektir…

Ayşe Kulin her güçlüğe, her şarta göğüs geren ve "asla pes etmeyen" bir kadının, Handan'ın sıra dışı, şakrak ve capcanlı hayat mücadelesine davet ediyor okurları.
(Tanıtım Bülteninden)

21 Ekim 2014

Bana Her Şey Seni Hatırlatır


Yirmi yıl önce, Erin Edwards hayatının aşkını bulduğundan emindi: Nate Lawson. Onun ilk aşkı. Her şeyini paylaştığı -gelecek ve çocuk hayallerini, sonsuza dek sürecek planları- … Onunla kalan bütün hayatını birlikte geçirecekti. Ta ki Erin'in, Nate'in asla affetmeyeceği bir hata yaptığı geceye kadar. Erin bu aşkın yasıyla başbaşa kalmış ve asla unutmamıştı. Şimdilerdeyse çok harika bir adamla mükemmel bir ilişkisi, başarılı ve heyecan verici bir kariyeri vardı. Peki, erkek arkadaşı ona evlenme teklif ettiğinde neden aklına ilk gelen şey 'Nate Lawson' ismi olmuştu.

Bana Her Şey Seni Hatırlatır bir kadının hiç aklından çıkmayan ilk aşkının isminin kulaklarında çınlaması; 'Acaba şimdi nerededir?' ve 'Şimdi hayatımda o olsaydı…' sorularının beyninde yankılanmasıdır.
(Tanıtım Bülteninden)

Mevlana ve Şems'ten...


Hz. Mevlâna, akıl ve ruh sağlığı bozulan insan ve toplum için bulunmaz bir şifa kaynağıdır.

Aşka ulaşmak bir olmaktır.

Bir olmak, yok olmak ve yokluğun varlığının huzurunda Allah'ı bulmaktır.

Bütün dünyada tanınan, okunan hayranlık duyulan; onun, "Bırakın beni güneş gibi dünyayı aydınlatayım," sözüne karşılık 'Doğudan doğan ikinci güneş' diye anılan Mevlânâ'nın ve onun yoldaşı, yareni Şems-i Tebrizî'nin eserlerinden özenle seçilmiş hikâyeleri ve onları bize anlatan hikâyeleri bu kitapta bulabilirsiniz.
(Tanıtım Bülteninden)

20 Ekim 2014

Taptaze Kitaplarım


Merhaba dostlarım nasılsınız? Dilerim iyisinizdir. Ben de iyiyim. Geçen hafta Çarşamba günü annişime kavuştum. Cuma günü okuldan sonra İstanbul'a gittik. Hafta sonunu İstanbul'da geçirdim. Doktor kontrolüm vardı. Sevdiklerimi gördüm. Ve dün akşam Uzunköprü'ye döndüm.
Ben, bir ay sonrasının randevusunu almak için yanlış yerde beklerken doktorum benim adıma randevu aldı, soyadımı bile biliyor. Çok şaşırdım, minnetle doldu içim.  Birgül ablam sayesinde tanıdım doktorumu, devlet hastanesine gidiyordum önceleri. Sonra özele geçti. Aylardır soyadımı kullanmıyordum özelde, gerek kalmıyordu. Birgül ablayla paylaştım, dediği gibi çok çok değerli doktorumuz hastalarına önem veriyor.
Allah doktorumuzu başımızdan eksik etmesin.
Geçen hafta annişimle ısmarladığımız kitaplarıma ve ipad'ime kavuştum. Böylece kitaplarımın resmini çekip siz dostlarımla paylaşabiliyorum. Fotoğraf makinem yok mu? Var elbette. Ama ben tembelleştim birazcık. Fotoğrafları bilgisayara atmaya üşenir oldum. İpad'imden hemencecik facebook'a atıyorum. Fotoğrafları ileti olarak kendime gönderiyorum. İşte böyle şipşak halloluyor işler.
Şimdilik benden bu kadar dostlarım, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın!

15 Ekim 2014

Erken Rüya Zamanlar


Yarım kalan aşklar, tamamlanmamış cümleler gibidir. Bir hıçkırığa düğümlenmiş itiraflar, bastırılmak zorunda kalınan hevesler, gönderilmemiş, hatta kaleme dahi alınmamış, yürekten yüreğe yazılan mektuplar, saklanmış duygular, beklenmedik bir veda, zor anlar, zor yıllar…

Ayrılık…
Oysa, söylenecek ve yaşanacak ne çok şey vardı daha. Aradan geçen yıllar, onların aşklarını güçlendirmekten başka bir işe yaramamıştı. Birbirini kıyamete kadar sevmek için yaratılmış olan Eser ve Nehir için de, cümle tamamlanmamıştı henüz.

Sağ elimle kalbimin üzerine dokundum. Sanki gerçekten de var olan bir yaraya değiyordum. Yavaşça, usulca, aşkla… Ah, kalbim! Bedenimin en iflah olmaz, en söz dinlemez, en laf anlamaz yeriydi. Başkasına dilsizdi, kördü, sağırdı. Sadece Eser oturmuştu oraya ve bir dağ kadar yüksek, bir dağ kadar ağırdı. 

Sen hep oradaydın Nehir. Gittim sandığında bile ben seni bırakmadım. Yumdum avuçlarımı, sakladım sıcaklığını… Kader bu, biliyorum. Bu, elinde değil insanın. Sevdaların her biri birbirinden farklı. İçerikleri, derinlikleri, hissetme şiddetiyle doğru orantılı. Benimki bir depremdi, bir iç sarsıntısı. Bir vurgun, bir kalp yarılması. Seni gördüğüm gün başladı. Her yaşımda, her yılımda azalır sandım, umdum ama olmadı.
(Tanıtım Bülteninden)

Aşk Kanatları


Bazı aşklar derin izler bırakır. Çekip gitmek yetmez unutmaya.

Kerem, gözlerinin içindeki ışıltıya yakalandığı an tutulmuştu Bade'ye… Bade aşktı… Hayattı… Nefesti… Ateşe dokunmaktı… Ona bakmak bile, ateşe âşık bir pervane gibi yanmayı kabul etmek demekti.

Bade her hücresiyle âşıktı Kerem'e… Hiç kimse onun gibi ürpertemezdi yüreğini, titretemezdi benliğini. Ancak Kerem'in korkuları, Bade'nin güvensizliği, ayrılığı davet etmişti aşklarına Ama ayrılmak, aşktan vazgeçmek değildi. Aşk bitmiyor, tutku dinmiyor, yürek söz dinlemiyordu…

Bade'nin yenemediği gururu ve vazgeçemediği inadıyla savaşabilecek miydi Kerem? Bir savaş mıydı ki aşk? Mutlu olmak için, diğer yarısının peşinden koşmalı mıydı insan? Susmak yerine, haykırmalı mıydı aşkı?
(Tanıtım Bülteninden)

13 Ekim 2014

Akçaylı Olduk


Sevgili dostlarım merhaba! Nasılsınız? Dilerim çok iyisinizdir. Ben mi? Ben çok çok iyiyim. Annem de, ablamlar da çok iyiler. Neden mi? Annem, İstanbul'daki evimizi sattı. Akçay'dan ev aldı. O yüzden hepimiz pek bir sevinçliyiz. Gerçi biraz burukluk var ama İstanbul ile bağlarımız kopmadı çünkü ablalarım orada. Sevdiğim arkadaşlarım var. Ziyarete gideceğiz elbette. Benden mutlusu yok. Annem de çok mutlu ama çok yorgun. Ev aramaktan, gereken işlemleri yerine getirmekten dolayı çok yorgun düştü. Hande ablam da çok mutlu, ona komşu olduk. Allahım bir de atamam Edremit'e çıksın başka bir şey istemem artık bir süreliğine tabii! ;)) Torba yasadan bir son dakika golü yemezsem, başvurular Haziran sonu alınırsa atama isteyebilirim inşallah! Annem şu anda Akçay'da, en geç Çarşamba günü kavuşacağım hayırlısıyla! Annemi çok özledim.
Ay sonu dolayısıyla İstanbul'daki evin boşaltılmış olması gerekli. Bu hafta sonu İstanbul'dayım. Sonra bir süre daha anneme hasret kalacağım. Çünkü annem taşınmak için izin almamı istemiyor. Bir hafta sonu da Akçay'a gideceğim, bir işin ucundan tutacağım. Şimdilik bizde durum bu, yeniden görüşünceye dek sevgiyle kalın dostlarım!

Koruyucu Meleğim


Garwood bir kez daha usta bir yazar olduğunu kanıtlıyor. Bu kitabı sakın es geçmeyin!"
Rendezvous.
Zümrüt, kara gövdesi dalgaları yararak ve yelkenleri rüzgârda süzülerek denizlerde ilerlemektedir. Gemide, malları yağmalanan zenginlerin hor gördüğü ve bahşedilen bağışlarla sıkıntıları dinen fakirlerin sevdiği korsan Pagan vardır.
Cainewood Markisi, kardeşinin ölümünün intikamını almak için korsanı bulmaya ant içmiştir. Fakat dalgalı kızıl saçları ve zümrüt yeşili gözleri olan büyüleyici Jade karşısında belirdiğinde onu peşindeki kötü adamlardan korumaya karar verir.
Genç kadın sinir bozucu derecede huysuz ve muhteşemdir. Hiçbir kadının yapamadığını yapıp kısa sürede onu etkisi altına alır ve onun becerikli dokunuşlarına vahşi bir istekle karşılık verirken birlikte aşklarının gücünü sınayacak bir ihanet ağına doğru çekilirler.
New York Times çok satanlar yazarı Julie Garwood tutku ve entrika dolu bu unutulmaz romanda okurlarını yine heyecanın zirvesine çıkarıyor...
(Tanıtım Bülteninden)

Ön Sipariş Tarihi: 14 Ekim 2014

Sen Benim Diğer Yarımsın


Dünyada birbiri için yaratılmış kaç insan vardır? 

Ruh ikizleri; yalnızca onlar bu büyüyü taşır. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir gelirler dünyaya. Ama bir araya gelip âşık olduklarında... İşte o zaman, toprak ikiye bölünür. Gökyüzü deryaya, derya ateşe hücum eder. Kargaşa yağar evrenin her bir köşesine, sel olur...

Zarlar atılır, yıldızlar kesişir; ardından Poppy ve Noah düşürür toprağa o ilk kıvılcımı. Fakat o şey, iki büyülü ruhun karşısında durmaktadır, sanki görünmez bir duvar gibi. Felaket, kıyamet, ölüm; engelleyebilir mi kucaklaşmasını alacakaranlıkla gecenin?

"Gerçek aşkın karşısında kim durabilir?"

"Korkusuz, taze, ateş kadar sıcak bir roman: Sen Benim Diğer Yarımsın. Kesinlikle soluksuz okuyacaksınız."
-Amazon-

"Herkes hayatında bir defa da olsa ruhunun derinliklerinde gerçek aşkı tatmıştır. İşte bu kitap size o tadı tekrar hatırlatacak." 
-Usbourne Yayın Grubu-

"Evreni kaosa sürükleyen sıradan âşıkların, sıra dışı aşk hikâyesi. Bu roman kalbinizi ateşe verecek. Tıpkı benimkini verdiği gibi." 
-C. J. Skuse-

"Romeo ve Juliet'i bir kenarda tutun ve Poppy ve Noah'la tanışın."
-The Lancashire Evening Post-
(Tanıtım Bülteninden)

Anı Bahçesi


Yıllarca esaret altında kalmış tutkular ve anılarla dolu bir bahçe...

Cornwall'da bulunan muhteşem manzaralı, el değmemiş Lamorna Koyu bir asır önce pek çok sanatçının uğrak noktasıydı. Bugün ise talihsiz bir aşkın ve annesinin ölümünün acısını atlatmak isteyen Mel Pentreath için huzurlu bir sığınak...

Büyüleyici olduğu kadar soğuk ve karanlık olan Merryn Hall'da bir kır evi kiralayan Mel, bir yandan çevresindeki yeni dünyayı kucaklarken bir yandan da ev sahibi Patrick Winterton'a bahçe işlerinde yardım etmeye koyulur. Patrick'in tavan arasında unutulmuş bazı resimler bulmasıyla birlikte kendilerinden çok şey bulacakları gizemli bir tutkunun sıra dışı hikâyesini keşfederler. Mel ve Patrick geçmişteki hayal kırıklıklarının üstesinden gelmeye çalışırken yeni bir aşkın kapısını da aralarlar. Ancak Mel'in bu büyülü dünyası çok geçmeden gerçekler ve tehditlerle sarsılır.

Anı Bahçesi, bir kuşaktan diğerine uzanan hatıralar ile mutlu olma yolunda benzer engellerle karşılaşan, farklı yüz yıllarda yaşamış iki kadının etkileyici öyküsünü anlatıyor. Büyülü bir dünyanın kapılarını aralamaya hazır olun.

"Yasak bir aşkın olağanüstü öyküsü. Muhteşem bir roman!"
-Yours Magazine-

"Rachel Hore yeteneğini konuşturmuş.
Tarihte yaşanmış gizemlerin ustalıkla işlendiği bu roman bir çırpıda okunuyor. Çok zekice." 
-Now Magazine-

"Arzuların saklandığı küçük Lamorna Koyu… Yasak aşkın ve iki büyülü masalın perde arkası…"
-Daily Mirror-
(Tanıtım Bülteninden)

9 Ekim 2014

Limon Kokusu


Julia, amcasının Malibu'da okyanus kenarında, muhteşem bir doğanın içerisinde uzanan malikânesine giderken aklında tek bir şey vardır: huzur bulmak.Yıllardır insanlardan kaçmaktadır. Tam beş yıldır… Kızını kaybettiği o korkunç kazadan beri zamanını sadece, nerede hata yaptığını düşünerek geçirmiş ve içine kapanmıştır. Malikâneye vardığında, limon bahçesini çekip çeviren Roberto dışında arazide kimsenin olmadığını görür. Amcası için çalışan Roberto'yu ilk gördüğü andan itibaren, sanki yıllardır tanıyormuş gibi hisseder. Onları böylesine benzer kılan şeyse, yaşadıkları acıdır. Roberto da tam beş yıl önce, Meksika sınırından kaçak yollarla geçmeye çalışırken çölde kızını kaybetmiştir ve yıllardır haber alamadığı kızının öldüğünü düşünmektedir.Julia bu hikâyeyi öğrendiğinde tek bir şey ister. Roberto'nun kayıp kızı Rosa'nın izini sürmek. Kendini bu işe adar ancak yapılan her şey gibi, iyiliklerin de bir bedeli vardır. Julia bu bedeli ödemeye hazır mıdır?
(Tanıtım Bülteninden)

Küçük Bir Aşk Hikayesi


Keri Daniels, ülkenin en popüler magazin dergilerinden birinde çalışan bir muhabirdir. Yıllardır hayalini kurduğu editörlük koltuğuna ulaşmak için, patronunın ondan istediği çok zor bir işi yapmak zorundadır: ünlü ve münzevi bir yazar olan Joseph Kowalski'yle bir röportaj.Keri için sorunlar tam olarak bu ismi duyduktan sonra başlar. Çünkü Joseph, lise yıllarında, kalbini paramparça ettiği gençlik aşkının ta kendisidir.Keri yıllar önce Joseph'i acımasızca terk ettiğini unutup,bu tanışıklığın röportajı yapmasını kolaylaştıracağını düşünürken, Joseph onunla aynı fikirde değildir.Onca zaman sonra ayağına gelen bu intikam fırsatını en iyi şekilde değerlendirecektir.
(Tanıtım Bülteninden)

Dileğim Sensin


Bazen şans bir dileği gerçeğe, umuduysa aşka dönüştürür...

İki yabancı, farklı dilekler, kesişen hayatlar...

Adrianna ve Wyatt farklı beklentilerle gittikleri dilek çeşmesinin başında tesadüfen karşılaşan iki yabancıdır. Ortak noktaları ise hayatın daha çok acı yüzüyle karşılaşmış olmalarıdır. İkisi de sevdiklerini kaybetmiş, yaşama küsmüş ve insanlara olan güvenini yitirmiştir. Ama belki de hayat en büyük tebessümünü onları bir araya getirerek göstermiştir. Kim bilir, belki o dilekler suyun dibindeki bozuk paralardan mutluluğa evrilecektir.

"Barbara Freethy karmaşık karakterler yaratabilen ender yazarlardan biri."
-Library Journel-

"Geceye Fısıldanan Dilekler ve Bir Dilek Kadar Yakın'dan sonra Barbara Freethy, 
umudunu yitirmeyen ve dilekleri kadar samimi insanların hikâyelerini anlatmaya devam ediyor."
-Booklist-

"Eğlenceli, heyecanlı ve romantizm dolu; birbirinden farklı karakterleriyle ilham verici bir roman."
-Romantic Times-
(Tanıtım Bülteninden)

Aşkın Müziği


Vegas'ta geçireceği gecenin sabahını hiç de böyle planlamamıştı… Evelyn Thomas'ın yirmi birinci doğum gününü Las Vegas'ta kutlamak gibi büyük planları vardı. Ama kesinlikle akşamdan kalma bir halde banyo zemininde uyanmak, otel odasında son derece yakışıklı ve dövmeli yarı çıplak bir adamın varlığı ve parmağında King Kong'u korkutabilecek boyutta bir yüzük bu planlar arasında değildi. Bir de tüm bunların nasıl olduğunu bir hatırlayabilseydi…
(Tanıtım Bülteninden)

Kendi Gecesinde


"Dinle Kara; sana sahilimi, sahillerimi, hayaletlerimi anlatacağım. Bir Doğu şehrinin soğuk hastanesindeki gece nöbetlerini, dağ eteklerindeki pusulardan getirilen parçalanmış genç bedenleri, narin sevgilim Dilda'yı. Aşklarımı, aşksız kalmalarımı, bütün mahrem, muhteşem ya da sefil, yıkım ve umut dolu anlarımı ve zamanla nasıl kirlenip çürüyerek kötü birine dönüşmüş olduğumu."

Aşkı ve düşüşü seçmiş ve uzak kalınmış bir anne, sevgi-nefret ekseninde dokunaklı bir baba oğul ilişkisi. Çocukluğun, ilk gençliğin ve cinselliğin arka bahçeleri. Zoraki kaçakçı Hayali, Londra'daki sürgününde geçmişini sorgularken genç moda tasarımcısı Reyan'la tanışır. Bu iki yaralı ve zor insan rüzgârlı, gölgeli, ama incelikli bir aşka yelken açarlar. İnci Aral bu kez, tanımak istemediğimiz, yakınında, hatta belki içindeyken bile kolay kabul edemediğimiz dünyalara eğiliyor. Reddedilmiş ilişkilerin ve aşkın ayrımsız halinin kendi içinde ne kadar doğal ve derin olabileceğini gösteriyor. Önyargı, tutuculuk ve genel geçer ahlakın köşeye kıstırdığı insanların özel yaşam alanları ve gecelere sığınarak hayaletlere dönüşmelerini anlatıyor. 

Kendi Gecesinde, Doğudan Batıya tüm çelişkileriyle bir Türkiye resmi çizerken kirlenme ve ayrışmalar sürecinde, yaşamın anlamı, mutluluk arayışı ve aşk üzerine okuru derin düşüncelere götüren bir roman. Siyasi ve toplumsal olguları mizahla harmanlayan geleneksel gölge oyunumuz Karagöz-Hacivat ise hikâyenin mozaiği.
(Tanıtım Bülteninden)

* Ön Sipariş Tarihi: 03 Kasım 2014

Sevgili Hayat


Usta yazar Alice Munro, Sevgili Hayat'taki öykü kişilerine ve yaşadıkları ortama yine can soluğu üflüyor. Aşk, yalnızlık, suçluluk, utanç, kayıplar, şehvet, ölüm, mutsuzluk ve umut; bütün bu duyguları içeren insan yaşamının farklı kesitlerini aktaran öyküler, yazarın kaleminin ucundaki kişilere empatiyle yaklaşması sonucunda okurlara akıcı bir okuma deneyimi armağan ediyor. 
Çoğunluğu Kanada'nın taşra ortamında geçen ve yaşam yolunun sapaklarında büyük ölçüde rastlantıların rol oynadığı öyküler, gündelik yaşamı yalın bir dille canlandırırken, öykülerin sonu, okurun kendisine uygun gelen bir biçimde hayal edebileceği bir belirsizlikle noktalanıyor.
Alice Munro'nun kitabının sonunda "Final" başlığı taşıyan bir bölüm var. Bu bölümün girişinde, "Bu kitaptaki son dört parça pek hikâye sayılmaz. Bu anlatılar, bazen gerçeği tamamen aktarmasa da duyguları ve tamamen gerçek olayları yansıtan otobiyografik çalışmalar. Onların kendi yaşamım hakkında söyleyeceğim ilk ve son ve gerçeğe en yakın şeyler olduğuna inanıyorum," diyen yazar, kendi geçmişi ve ailesiyle birlikte yaşadığı günlere ait anılarını aktarıyor. Bu bölüm belki de kitaptaki bütün hikâyelerden çok daha duygu yüklü bir edebiyat örneği sunuyor.
(Tanıtım Bülteninden)


7 Ekim 2014

Yaralı


Artık hatırlanmaya değecek kadar bile kalmadın. Seni unutmak hakkım! Unutkan biri değilimdir ama sen bende hatırlanacak hiçbir şey bırakmadın. Benim unutulmuşum olmak bile güzeldir, bil. Aşk mı? Aramızda kaldı; içimizde değil… Yanlış aşkta doğru aranmaz. Ama yine de oku istiyorum. Cümlelerimde gizlenmiş duygudan ne anladığını benim nasıl yazdığım değil, senin nasıl okuduğun belirler. 

"Kör müydü gözlerin, nasıl göremedin" diye sordular senden sonra. Kör değildim. Ve hayatımda en çok iki kere parlamıştı gözlerim. Birincisi seni ilk gördüğüm, ikincisi giderken ardından baktığım gün. İlkinde aşkın ışığından, ikincisinde gözyaşlarımdan… O iki anın arasındaysa hep kapalıydı gözlerim. Aşkına inandığımdan. 

Kör değildim, sadece güvenmiştim!

Not: Bugün seni düşünmeden yaşayabilmeyi başardığım ilk gün. Hadi topla seni benden. Kalbim seni uğurluyor. Al bu yara sende kalsın. Artık beni acıtmıyor.
(Tanıtım Bülteninden)

* Daha önce de Kahraman Tazeoğlu'nun "Bukre" adlı kitabını okumuş ve çok beğenmiştim.

Uzunköprü'ye Dönüş


Merhaba dostlarım nasılsınız? Ben iyiyim. Annem, Misi ve ben dün akşamüstü Uzunköprü'ye döndük.
Arife günü sabahı Misi ve ben yola çıktık. Öğleyin evde olduk. Çaydan sonra ablam, annem, İloş ve ben Marmara Park'a gidip Rossman'den alışveriş ettik. Ben Rossman'de satılan şeftali kokulu yumuşatıcıya bayılıyorum. Yumuşatıcı ve mango- portakal kokulu sıvı el sabunu aldım. Oradan ablamlara geçtik. Yemeği orada yedik. Bayramın birinci günü annem, Güldal kuzum, İloş ve ben Aytülcüm'e gittik. Çok güzel zaman geçirdik. Sonra eve döndük. Bayramın ikinci günü Güldal kuzum geldi. Birlikte eşyaları toparladık. Bütün gün çalıştık. Çok yorulduk. Bir ara Fikriye geldi, biraz oturduk. Dün de buraya döndük. Bugün de dinlenceye çekildik. Alışveriş ettik. Annem yemek  yaptı. Çayımızı içtik. Şimdi ana-kız internetteyiz. D&R'dan kitap sipariş ettim. Gelecek kitaplarımı iple çekiyorum.
Sizler neler yaptınız? Bayramınız nasıl geçti? Dilerim iyi geçmiştir. Benden şimdilik bu kadar sevgili dostlarım.
Yeniden görüşünceye dek sevgiyle, dostça kalın!