28 Ağustos 2009

Beni Kör Kuyularda


- Click here for more blooper videos

Timur Selçuk'un enfes yorumuyla "Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın!"

Siesta Zamanımız

Misi kızın siesta zamanı gelmiş bulunmakta, keyfimizi de iyi biliriz! ;)))

İnsanın, yanına uzanası geliyor. Ama mayışıp uyuyakalıyorum!

27 Ağustos 2009

Meyveli Yaz Pastası

Merhaba, her zamanki gibi yazı yayımlamaya niyetleniyorum ama bambaşka yerlere dalıyorum!
Şimdi yine o daldığım denizlerden çıktım, tarif yayımlayabilir kıvama geldim!
Yapımı çok çok kolay! Acil durum pastası da diyebiliriz buna, uğraşmak istemediğimizde ya da canımız tatlı birşeyler çektiğinde tarifin kolaylığına sığınabiliriz!
Aslında ben, geçen hafta pandispanya yaptım, yumurtası gayet güzel kabardı gelgelelim fırının ısısı düşük geldi, içi pişmedi. Çöpe gitti. Hazır kek aldım. Bu hafta da kakaolusunu yaptım. Yok, kendi pandispanyamı kendim yaptım, başarılı oldu. Ama pandispanyada gösterdiğim başarıyı süslemede çok fazla gösteremedim bu kez. İçime sinmedi, resmini çekmedim bile!



Tarife geçelim mi?

Meyveli Yaz Pastası

Malzemeler:

1 hazır kek tabanı (tercihinize göre sade ya da kakaolu, ben sade olanını aldım)

2 paket krem şanti (Dr. Oetker, çok hafif ve lezzetli)

1 su bard. süt (krem şanti için)

1 nescafe fincanı süt (Keki ıslatmak için)

Süslemek için dilediğinizi mevsim meyveleri

Yapılışı:

1- Kekin iki parçası da sütle ıslatılır.

2- 2 paket krem şanti 1 bard. süt ile çırpılarak hazırlanır.

3- Pastanın arasına krem şanti sürülür, yayılır, üzerine dilimlenmiş mevsim meyveleri konur. İkinci kat kekin alta gelen kısmı ıslatılmış olarak kremanın üzerine konur. Yeniden krem şanti sürülür, yayılır! Pastanın her tarafı krema ile kaplanır.

4- Pastanın üzerine yine mevsim meyveleri konur, servis edilinceye dek buzdolabında bekletilir.

Bu kadar kolay ve lezzetli yaz pastası, gönül rahatlığıyla misafirlerimize, dostlarımıza ikram edilir, çayımızın ya da kahvemizin eşlikçisi olarak afiyetle yenir!


Yeniden pandispanya denemesi yaptığımda, pandispanyanın yapımını da paylaşacağım, söz!
Yeniden çay ya da kahve eşlikçisi lezzetlerle buluşmak üzere dostça kalın!

18 Ağustos 2009

Kitap Keyfimiz


Merhaba dostlarım, on beş gündür aldığım kitapları paylaşmaya niyetleniyordum, olmadı.Nihayet paylaşımımız için buradayım! Size söz, bundan sonra daha keyifli paylaşımlarda bulunacağız!


"Ya ortasındasındır AŞK’ın merkezinde; ya da dışındasındır, hasretinde.."

Ella Rubinntain (40) Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte “sorunsuz” bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi romanını değerlendirmektir. Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella’yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır. Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali, yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar, acılar… ve aşkın peşinde kat etmek zorunda olduğumuz zorlu yollar, ödediğimiz bedeller…


Aşk ve cinsellik, gurur ve inat, gitmekle kalmak, iki sevgili arasında hiç bu kadar tartışılmamıştı.

Bir kadınla erkeğin birbirini anlaması, birbirini istemesi, birbiriyle anlaşması, birbirlerini çok seviyor olsalar bile neden bu kadar zor?" diye düşündü Hayal. Evet, Uğur'u seviyordu, onunla sevişmekten zevk alıyordu ama niye her sevişmelerinde sorun çıkıyordu? Birbirlerini bu kadar sever ve vazgeçemezken neden yatakta da, hayatta da an İtişilmiyorlardı? Uğur ve Hayal mi anlaşamıyordu, yoksa ta başından beri Adem'le Havva da mı anlaşamamıştı?

Yeniden keyifli paylaşımlarda bulunmak dileğiyle dostça kalın!

16 Ağustos 2009

Küllerinden Yeniden Doğmak


Her dibe vuruşun bir düze çıkışı vardır. Hepimiz, zaman zaman "tamam, ben bittim, öldüm" duygusu yaşayabiliriz. Ama yine hepimiz bir süre sonra tıpkı bir anka kuşu gibi küllerimizden yeniden doğabiliriz!


Rivayet oIunur ki, kuşIarın hükümdarı oIan Simurg Anka, BiIgi Ağacının daIIarında yaşar ve her şeyi biIirmiş…
KuşIar Simurga inanır ve onun kendiIerini kurtaracağını düşünürmüş. KuşIar dünyasında her şey ters gittikçe onIar da Simurgu bekIer dururIarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkuIanır oImuşIar ve sonunda umudu kesmişIer.

Derken bir gün uzak bir üIkede bir kuş sürüsü Simurgun kanadından bir tüy buImuş. Simurgun var oIduğunu anIayan dünyadaki tüm kuşIar topIanmışIar ve hep birIikte Simurgun huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişIer.

Ancak Simurgun yuvası, etekIeri buIutIarın üzerinde oIan Kaf Dağının tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. KuşIar, hep birIikte göğe doğru uçmaya başIamışIar. YoruIanIar ve düşenIer oImuş.

Önce BüIbüI geri dönmüş, güIe oIan aşkını hatırIayıp;

papağan o güzeIim tüyIerini bahane etmiş(oysa tüyIeri yüzünden kafese kapatıIırmış);

KartaI; yüksekIerdeki kraIIığını bırakamamış;

baykuş yıkıntıIarını özIemiş,

baIıkçıI kuşu batakIığını.

Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıIarı gittikçe azaImış.

Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra geIen AItıncı Vadi “şaşkınIık” ve sonuncusu Yedinci Vadi “yokoIuş”ta bütün kuşIar umutIarını yitirmiş… Kaf Dağına vardıkIarında geriye otuz kuş kaImış.

Simurgun yuvasını buIunca ögrenmişIer ki;

“SİMURG ANKA - Otuz Kuş” demekmiş.

OnIarın hepsi Simurgmuş. Her biri de Simurgmuş. Simurg Ankayı bekIemekten vazgeçerek, şaşkınIık ve yokoIuşu da yaşadıktan

sonra biIe uçmayı sürdürerek, kendi küIIerimiz üzerinden yeniden doğabiImek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg oImayı göze aImadıkça batakIığımızda, tünekIerimizde ve kafesIerimizde yaşamaktan kurtuIamayacağız.

Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır…


1 Ağustos 2009

Fare Yüreğiyle Yaşamak


Korkusundan devamlı endişe içinde yasayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya baslar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür.
Ve der ki,
"Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardim edemem.'

Ünlü yazar Shakespeare, bu konuda söyle diyor:

'İnsanların çoğu...
Sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için..
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için...


Durma üz kendini üzebildigin kadar, hatalarını düzeltecekse.

Düşünme hiç şu anını, düşüncesizlik garantiliyorsa yarını.

Ve kork ölümden ölesiye, korkun seni ölümsüzleştirecekse.