31 Aralık 2008
Mutlu Yıllar
Sevdiklerimizle birlikte nice sağlıklı, mutlu, keyifli, umutlu, mutlu yıllar geçirmek dileğiyle!
Yeniden buluşuncaya dek sevgiyle kalın!
Ataol Behramoğlu ile Beyaz İpek Gibi Yağan Kar
BEYAZ, İPEK GİBİ YAĞDI KAR
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Düşmanlarımız dışında
Düşmanlarımız çünkü
Sevgiyi yok ettikleri için
Düşmanımız oldular-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.
Uzaktaki şehir
Uykuya dalmıştır şimdi.
Düşündüm bir bir
Kardeşlerimin ne yaptıklarını
Nihat
Uyumuyor olmalı.
-Nefis bir şarkı
Söylüyor yandaki odadaki kız
Bir Rus
Halk şarkısı.
Ve şimdi koroyla
Başladılar-
Nihat düşünüyordur
Karanlıkta.
-Sanırım
Bir saatten sonra
Hapishanede
Dışardan söndürüyorlar ışıkları-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kelebek adımlarıyla
Geçip gitti karın üzerinden.
İnsanlar kendi şarkılarını
Kendi hayallerini taşıyorlar.
Çağdaş şarkılar
Gerekli onlara
Hem Hayatlarının
Derinliklerinden söz eden
Gerçekleştirilmiş
Gerçekleştirilmemiş duygularından,
Hem
Kavgayı ateşleyen
Somut
Anlaşılır
Akıllı şarkılar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Acılarla dolu bu dünyaya.
İnsafsızlık
Vahşet
Hala güçlü
Ve hala iktidarda.
İnsanlar
Ölüyorlar.
Gepgenç
Sımsıcak
Ölüyorlar
Sanki
Ölmüyorlarmış gibi.
Bir yandan sürüp gidiyor-
Hayat;
Bir yanda tel örgüler
Parmaklıklar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Yağdı kirpiklerine bir kızın
Yağdı mavi bir nehre
Saçlarıma yağdı
Otobüslere
Ağaçlara
Evlere.
İçimden okşadım onu.
Kelebek adımlarını
Yanımdan geçen kızın.
Herhangi bir kız
Hayalleri olan.
İstedim ki
Daha güzel
Olsun şu dünya.
İstedim ki
Beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Bitsin artık
Bu sürüp giden alçaklıklar.
Bir bebek
Ölüm tehdidi altında yaşamasın
Beşiğinde.
Ve paramparça olmasın
Sımsıcak
Capcanlı
Yaşayıp giderken insanlar.
Bırakın, beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Hayallerimiz olsun.
Yaşayalım
Özgür
Güzel
Düşünceli.
Anlatalım
Düşündüklerimizi birbirimize.
Sevinç egemen olsun her yerde
İnsanca
Bir kaygı.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar.
Yağsın.
Dünya daha güzel olacak
İnanıyorum buna.
Bir insan kalbinin güzelliğine
Çocukluğuna
Sonsuz cesaretine, olanaklılığına
İnandığım kadar.
Ataol Behramoğlu
Sezai Karakoç ile İnci Dakikalar
İNCİ DAKİKALARI
Sen bana yeni yılsın her dakika
Her dakika bir yaşıma daha giriyorum
Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın
Ben bin parçaya bölündüm her parçasında
Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın
Çalkantısız Üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı
Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum
Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında
Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden
Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey
Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya
Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde
Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya
Sen benim ağlamamı erkeklığıme
Uyanan ölmeyen yenilenen
Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say
Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu
Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say
Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam
Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım
Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım
Şehrin ölümünü yanlış anlama
Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar
Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar
Senin odan günışığı en güzel müzik bana
Farklılıklar odası
Giden tren buharları içinde örümcek ağı
Sen güzel örümcek ağı yaşamakla yaşamamak
Doğduğumuz şüpheyle öldüğümüz şüphe arasına gerilmiş
Garip bulut farklı müzik güzel örümcek ağı.
Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum
Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır
Benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim
İncilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
Benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler
Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Oldukları yerde bile.
Sezai Karakoç
26 Aralık 2008
Yeniden Yeni Yıl Yeni Başlangıçlar Etkinliği'nin Çekilişi Sonuçlandı
Merhaba dostlarım!
Yeniden "Yeni Yıl Yeni Başlangıçlar" etkinliğimize katılım dün akşam dolayısıyla sona erdi.
Ancak ben, okuldaki işlerimin yoğun olması nedeniyle etkinlikle ilgili yazı yayımlayamadım.
Çekiliş sonuçlandı,etkinliğe katılan dostlarıma bu konu ile ilgili ileti gönderildi.
Hediyelerimizi, 31 Aralık'ta sahiplerinin ellerine geçmesini sağlayacak biçimde göndermeye dikkat ediyoruz!Hediyelerimizin değiştirme kartlı olmasına dikkat ediyoruz!
En geç 15 Ocak'ta sahiplerini bulmuş oluyor ve 20 Ocak günü hediyelerimizi etkinlik logosu ve başlıği altında yayımlıyoruz!
Etkinliğe katılan tüm dostlarıma sıcak paylaşımları için çok teşekkür ediyorum ve bir kez daha çok keyif alacağımız,gülümseyerek anımsayacağımız bir etkinlik olmasını diliyorum!
Keyifli, sağlıklı bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle!
11 Aralık 2008
Yeniden Yeni Yıl Yeni Başlangıçlar Etkinliği
Merhaba dostlarım! İşte Burçak,yeniden hayata döndü! Bu sonbaharda kitap-kahve etkinliği düzenlemeyi düşünüyordum ama olamadı maalesef! İki kedimin kaybı, üzüntüler, yoğunluklar. Kendimi keşfetmeyi hep sevmişimdir ama bu işe uzunca bir süredir gerçekten çok odaklanmış durumdayım. Bu süreç yaşam boyu sürer artık değil mi?
Neyse şimdi yeni yıl etkinliği ile sizlerin gönüllerini almak, meraklı ve coşkulu
bir bekleyiş sürecine girelim istedim!
Sonra da ilkbaharda yeniden bir kitap-kahve ve çikolata ya da kurabiye etkinliği başlatırız. Her ilkbahar ve sonbaharda bu etkinliği geleneksel hale getiririz ne dersiniz?
Yeniden "Yeni Yıl Yeni Başlangıçlar" etkinliğimiz bugün başladı. Etkinliğe katılımlar bugün dolayısıyla başlıyor ve 25 Aralık akşamı sona eriyor.
Ben, aynı akşam en geç 26 Aralık'ta sizlere çekiliş sonucunu bildiriyorum.
Ve hediyeler en geç 15 Ocak'ta sahiplerini bulmuş oluyor ve 20 Ocak günü hediyelerimiz etkinlik logosu ve başlıği altında yayımlıyoruz!Hediyelerimizin değiştirme kartlı olmasına dikkat ediyoruz!Önemli olan gönülden olması, öyle değil mi?
Hediyelerimizi tam yenı yıl akşamı almamız büyük bir sürpriz olur ama sonuçta o hediyenin, o sürprizin bizi bulacağını biliyoruz, öyle değil mi?
Etkinliğe katılmak isteyenler, blog ve adres bilgilerini "mutlulukmutfakta.etkinlik@gmail.com" adresine bildirebilirler!
Şimdiden katılımı zengin, çok keyifli,sıcacık,zevkli bir etkinlik olması dileğiyle!
Sizlerle böyle güzel bir etkinlik paylaşımında bulunuyor olduğum için şu anda içimde ilkbahar mevsimimindeymiş gibi kuşlar cıvıldaşıyor!
10 Aralık 2008
Dünya İnsan Hakları Günü
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
İnsan Hakları Bildirisi (İngilizce: Universal Declaration of Human Rights ya da kısaca UDHR), Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nun Haziran 1948'de hazırladığı ve birkaç değişiklik yapıldıktan sonra 10 Aralık 1948'de, Genel Kurulun Paris'te yapılan oturumunda kabul edilen bildiridir. 30 maddeden oluşur. İmzalanmasında, II. Dünya Savaşı'ndan sonra devletlerin, bireylere tanınan hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması konusunda birleşmesi de etkili oldu. Eleanor Roosevelt bu beyannameyi "Bütün insanlık için bir Magna Carta (Magna Karta)" olarak tanımladı. Beyannamenin imzalandığı 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanır.
Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.
Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir.
Madde3 -Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.
Madde 4- Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz, kölelik ve köle ticareti her türlü biçimde yasaktır.
Madde 5- Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.
Madde 6- Herkesin, her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır.
Madde 7- Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin bu Bildirgeye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.
Madde 8- Herkesin anayasa yada yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır.
Madde 9- Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.
Madde 10- Herkesin, hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine bir suç yüklenirken, tam bir şekilde davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini istemeye hakkı vardır.
Madde 11
1. Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır.
2. Hiç kimse işlendiği sırada ulusal yada uluslararası hukuka göre bir suç oluşturmayan herhangi bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Madde 12- Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna yada haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.
Madde 13
1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.
2. Herkes , kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.
Madde 14
1. Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.
2. Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan veya Birleşmiş Milletlerin amaç ve ülkelerine aykırı eylemlerden doğan kovuşturma durumunda bu haktan yararlanılamaz.
Madde 15
1. Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır.
2. Hiç kimse keyfi olarak yurttaşlığından veya yurttaşlığını değiştirme hakkından yoksun bırakılamaz.
Madde 16.
1.Yetişkin her erkeğin ve kadının , ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır.
2. Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle yapılır.
3. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur.
Madde 17
1. Herkesin tek başına veya başkalarıyla ortaklaşa mülkiyet hakkı vardır.
2. Hiç kimse keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamaz.
Madde 18- Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.
Madde 19- Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.
Madde 20
1. Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır.
2. Hiç kimse bir derneğe girmeye zorlanamaz.
Madde 21.
1. Herkes, doğrudan veya serbestçe seçilmiş temsilciler aracılığı ile ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir.
2. Herkesin ülkesinin kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanma hakkı vardır.
3. Halkın iradesi hükümet otoritesinin temelidir. Bu irade, gizli veya serbestliği sağlayacak benzeri bir yöntemle genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak ve belirli aralıklarla tekrarlanacak dürüst seçimlerle belirlenir.
Madde 22- Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe hakkı vardır. Ulusal çabalarla ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütlenmesine ve kaynaklarına göre, herkes onur ve kişiliğinin serbestçe gelişim için gerekli olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir.
Madde 23
1. Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.
2.Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.
3. Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.
4. Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır.
Madde 24- Herkesin dinlenmeye, eğlenmeye, özellikle çalışma süresinin makul ölçüde sınırlandırılmasına ve belirli dönemlerde ücretli izne çıkmaya hakkı vardır.
Madde 25
1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.
2. Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar.
Madde 26.
1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır.
2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
3. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır.
Madde 27
1. Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir.
2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının
korunmasına hakkı vardır.
Madde 28- Herkesin bu Bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.
Madde 29
1. Herkesin, kişiliğinin serbestçe ve tam gelişmesine olanak veren topluma karşı ödevleri vardır.
2. Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur.
3. Bu hak ve özgürlükler hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.
Madde 30- Bu bildirgenin hiçbir kuralı, herhangi bir devlet, topluluk veya kişiye, burada açıklanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz.
İnsan Hakları, yalnızca bazı ülkeler için değil tüm dünya için geçerlidir, geçerli olmalıdır! Bu sefaleti görüp te yardım etmek, insanca yaşamaları için hiç bir şey yapmıyorsak biz bu bildirgenin gereklerini yerine getirmiş oluyor muyuz? Vicdanımız rahat eder mi? Bu dünya üzerinde yaşayan tüm insanlar kardeşlerimiz, tüm çocuklar çocuklarımızdır! Kimse, kimseden üstün değildir? Biz kimiz ki kendimizi diğerlerinden daha hak sahibi, ayrıcalıklı görüp burun kıvırabiliyoruz? Onların yaşadıklarına göz yumabiliyoruz? Bu yaptığımız, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" demek olmaz mı?
Kaynaklar:
http://www.kolaycabul.net/insanhaklari.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
7 Aralık 2008
Biz Dünyayı Atalarımızdan Miras Değil Çocuklarımızdan Ödünç Aldık
Merhaba, yine uzunca bir süredir siz dostlarımla tarif paylaşmıyorum değil mi? İşte ben de bayramı fırsat bilip ne zamandır kafama koyduğum Cheseecake tarifini uyguladım!
Öncelikle hepinizin Kurban Bayramı'nızı kutluyorum! Sevdiklerinizle birlikte nice sağlıklı, keyifli, mutlu bayramlar yaşamanız dileğiyle! Şunu da belirtmek isterim ki dört ayaklı dostlarımızı kesmekten vazgeçip TEGV,LÖSEV gibi kurumlara bağışlarsak işte o zaman benim bayramım olacak! Gerçek fikrim bu!
"Biz dünyayı atalarımızdan miras değil çocuklarımızdan ödünç aldık". Amacım can sıkmak, dinin gereklerini sorgulamak değil sedece gönlümden geçenleri sizlerle paylaşmak!
Bu cheseecake tarifinin bir farkı var o da bisküvi ile değil buğday gevreği ile yapılmış olması!Pişirme gafletinde bulundum ama bir daha ki sefere aynı hataya düşmeyeceğim!Bir de pişirirken neyi tutturamıyorum bilemiyorum, fırında kabarıyor, çıkardıktan sonra ise aynı hızda krema katmanı iniyor! Yumurta kullansam da sonuç değişmiyor,bir önerisi olan var mı?
Aslında bu tarifi de paylaşmayacaktım ama uzunca bir süredir tarif yayımlamıyorum daha önce de belirttiğim gibi! Bir de narların görünümü hoşuma gitti,yayımlamamaya kıyamadım!
Neyse artık tarife geçelim! Tarif, İş Bankası yayınlarına ait Tatlılar kitabından uyarlanarak uygulandı.
Kırmızı Meyveli Cheseecake
Malzemeler:
115 gr mısır ya da buğday gevreği (ben, kaloriyi miktarını azaltmak için iki ölçü meyveli Nesfit kullandım)
250 gr yoğurt (500 gr süzme yoğurt kullandım)
Ben, 1 paket krema ekledim
İki kahve fincanı toz şeker
200 gr Labne peyniri (4000 gr kullanıldı)
30 gr margarin (60 gr kullanıldı)
1 paket tart jölesi
3 kaşık sıkılmış ya da hazır elma suyu (ben, limon suyu kullandım)
Üzerini süslemek için kırmızı meyve
Fark ettiğiniz gibi bu tarifte yumurta yok.
Yapılışı:
1- Mısır ya da buğday gevreği rondodan geçirilir,eritlmiş margarin eklenir, karıştırılır, malzeme kelepçeli bir kalıba boşaltılıp sıkıştırılır. Buzdolabına konulur.
2- Süzme yoğurt 1 fincan şeker eklenerek mikser ile karıştırılır, krema eklenir. Ayrıca krem peynir karıştırılır, şeker eklenir. Elma suyu konur. Labne peyniri, süzme yoğurt karıştırılır, buzdolabında bekletilen kalıba boşaltılır.
1 Saat süreyle düşük ısılı fırında pişirilir. Ama belirttiğim gibi ben bir daha ki sefere pişirmeyeceğim, benden söylemesi!
4- Tart jölesi, iki çay bardağı taze skılmış ya da hazır meyve suyu ile hazırlanır. Bir çay bardağı meyve suyu ile bir paket tart jölesi karıştırılır,ocağa konur. Kaynayınca ocaktan alınır. Bir çay bardağı meyve suyu eklenir, karıştırılır, cheseecakenin üzerine yayılır(ben, sıkılmış nar suyu kullanarak hazırladım).
Üzerini süslemek için meyve hazırlanır,konur.
Daha sonra soğumaya bırakılır, soğuyunca buzdolabında bekletilir.
Bu tarif, frenk üzümü, frambuaz, çilek gibi diğer kırmızı meyvelerle de süslenebilir.
Bundan sonra elimden geldiğince daha çok tarife yer vereceğim! Şimdilik iyi bayramlar diliyor ve izninizi istiyorum! Sevgiyle, sağlıkla, keyifle kalın!
26 Kasım 2008
Ağlamak Meselesi
24 Kasım 2008
Başöğretmen Atatürk'ü Saygıyla Anıyoruz!
"Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller ister."
"Eğitimdir ki, bir ulusu ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır, ya da bir ulusu esaret ve sefalete terkeder."
"Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, ilkbal nurusunuz. Yurdu asıl nura gark edecek sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim ve kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz."
19 Kasım 2008
Elsa'ya Şiirler ve Louis Aragon
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Zaman sensin
Zaman kadındır. İster ki
Hep okşansın diz çökülsün hep
Dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
Zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
Ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
Bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler. Asıl demek istediğim bu
Hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Her söz
Dudağımda bir dilenen zavallı
Acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında
İşte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali
Kaba konuşmamdan gücenme benim. Bu konuşma
Ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Bilmem ben
Sana benzeyen zamandan söz açmayı
Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
Tıpkı uzun bir süre garda
El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
Bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Korkuyorum senden
Korkuyorum yanın sıra gidenden. Pencerelere doğru akşam üzeri
El kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
Korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
Sana büyük bir sır söyleyeceğim. Kapat kapıları
Ölmek daha kolaydır sevmekten
Bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
Sevgilim.
Louis Aragon
16 Kasım 2008
Buruk Bir Doğum Günü
Merhaba, dün benim doğumgünümdü. Ancak yavru kedimiz Yumak'ı da çok kısa bir süre önce kaybettiğimiz için biraz buruk bir doğum günü geçirdim. Ben,sevgili arkadaşım
Ve bunca yoğunluk içersinde Sevda ile de görüşemedik. Dün, bana gelen iletilerden de buluşmanın gerçekleşemediğini öğrendim. Üzüldüm açıkçası,inşallah başka zaman acısı çıkarılabilir!
Sevgiyle kalın!
10 Kasım 2008
ATATÜRK DİYOR Kİ
İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur! "
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
9 Kasım 2008
Halil Cibran ve Gerçek Veriş
Vermek
Sonra, varlıklı bir adam konuştu: 'Bize vermekten bahset.'
Ve o cevap verdi:
'Sahip olduklarınızdan verdiğinizde,
Çok az şey vermiş olursunuz;
Gerçek veriş, kendinizden vermektir.
Çünkü sahip olduklarınız, yarın ihtiyacınız olabilir
Diye saklayıp koruduğunuz şeylerden ibaret değil mi?
Ve yarın, kutsal şehre giden hacıları takip ederken, kemiklerini,
İz bırakmayan kumlara gömen fazla uyanık bir köpeğe ne getirebilir?
Ve ihtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka bir şey degil midir?
Kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak,
Tatmin olamayan bir susuzluk göstermez mi?
Çok fazla şeye sahip olup, çok az verenler, bunu
Gösteriş isteyen gizli arzuları için yaparlar,
Ki bu da armağanlarını yararsız kılar.
Ve bazıları vardır ki, çok az şeye sahiptirler ve hepsini verirler.
Bunlar hayata ve hayatın definesine inananlardır,
Ve kasaları hiç boş kalmaz.
Bazıları sevinçle verirler, bu sevinç onların ödülüdür.
Bazıları ise ıstırap içinde verirler ve bu acı onların vaftizidir.
Ve bazıları vardır ki, ne vermenin acısını hissederler,
Ne sevinç ararlar, ne de bir erdemlilik düşüncesi taşırlar;
Onlar, şu vadideki mersin agacinin kokusunu salışı gibi verirler.
Böyle kişilerin ellerinde Tanrı dile gelir ve
Onlarin gözlerinden Tanrı, dünyaya gülümser.
İstendiği zaman vermek güzel bir davranış olabilir; fakat
İstenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.
Ve cömert olan için, verecek kimseyi aramak,
Veriş olayından daha fazla sevinç getirir.
Vermekten alıkoyacağınız herhangi bir şey olabilir mi?
Sahip olduğunuz her şey bir gün verilecektir.
Öyleyse şimdi verin ve vermenin hazzını
Mirasçılarınız değil siz yaşayın..
Çoğunlukla şöyle dersiniz:
'Vereceğim, ama hak edeni bulabilirsem.'
Ne koruluktaki meyve ağaçları böyle düşünür,
Ne de çayırdaki sürüler.
Onlar, saklandığında çürüyecek olanı, yaşayabilsin diye verirler.
Herhalde kendisine günler ve geceler verilmesini hak eden
Bir kişi, sizden gelebilecek şeyleri de hak eder.
Ve hayat okyanusundan içmeye hak kazanmış bir insan,
Sizin küçük ırmağınızdan da bir bardak su alabilir.
Faydasından öte, kabul etmenin gerektirdiği cesaretten ve
Güvenden daha büyük bir değer var mıdır?
Ve siz kim oluyorsunuz da, onların göğüslerini yırtarak
Gururlarını korunmasızca ortaya seriyor, sonra da
Onların değerlerini örtüsüz ve gururlarını
Utanmasız olarak değerlendiriyorsunuz?
Önce kendinizi vermeye hak kazanmış ve
Verme olayında bir aracı olarak görün.
Çünkü gerçekte her şeyi veren hayattır
Ve siz kendinizi bir verici olarak belirlediğinizde,
Sadece bir tanık olduğunuzu unutuyorsunuz.
Ve siz alıcılar, ki hepiniz bu gruba dahilsiniz, ne kendinize
Ne de size verene bir boyunduruk yüklememek için,
Hiç bir minnet hissi taşımayın.
Bunun yerine, armağanları kanat yaparak,
Verenle beraber yükselin;
Çünkü borcunuzu gereğinden fazla abartmak,
Annesi özgür yürekli dünya,
Babası evren olan cömertlik olgusundan
Şüphe etmek demektir...'
Halil Cibran
29 Ekim 2008
Cumhuriyet Bayramı
Hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!
Bugün, Can Dündar'ın, Ata'mızın yaşamını anlattığı Mustafa filmine gitmeye, günün anlam ve önemi ile ilgili yazı yazmaya ve bacaklarımı uzatıp okul için güzel hazırlıklar yapmaya niyetlenmiştim.Hatta bunların bir kısmını dün yapacaktım.
"Bizler, plan yaparken Allah, yukardan gülümsermiş" ya da "yaşam, biz başka planlar yaparken başımıza gelenlerdir" sözlerini doğrularcasına bütün planlarım alt üst oldu!
Yazımı yazıp yayımlamak bu saate kaldı,"Mustafa" filmine çok istediğim halde gidemedim. Okul için yapmaya niyetlendiklerimin çoğu yattı.
Neden mi çünkü Yuumak'ı dün doktoruna götürdüm, doktoru, gelişmediğini, metabolik bir sorunu olduğunu söyledi.
Bugün,ufaklık mamasını yemeyip kusunca bize doktor yolları göründü. Hemen doktoruna danıştım, kesinlikle gelmesi gerektiğini söyledi. Annemle birlikte Bülent ağabeyine götürdük, orada bıraktık.İnşallah tedaviye yanıt verir de iyileşebilir bebiş!
Bugün bütün gün yollardaydık, eve akşam dönebildik. Önümde malzemeler yapılmayı bekliyorlar!
Yeniden buluşuncaya dek sevgiyle kalın!
21 Ekim 2008
İstanbul'da Buluşma Etkinliği ile İlgili Bir Düzeltme
Sevgili dostlar, arkadaşlar, İstanbul'da buluşma etkinliği ile ilgili olarak
İstanbul ve Ankara dışında oturan arkadaşlardan da dileyenler etkinliğimize katılabilirlerse çok mutlu oluruz!
İstanbul'dan katılacak ve buluşma yeri konusunda fikir verecek arkadaşlar, "mutlulukmutfakta.etkinlik@gmail.com" adresime bildirirse sevinirim.
Ankara'dan katılacak ya da yer konusunda fikrini yazmak isteyen arkadaşların da "sevdamavisietkinlik@gmail.com" adresine yazması gerekmektedir.
Katılım ve buluşma yerimiz ile ilgili önerilerinizi içeren iletileriniz büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum, bekliyoruz!
Bir kez daha keyifli bir etkinlik olması dileğiyle!
Sevgiyle, dostça kalın!
18 Ekim 2008
Şehitlerimize ve Ailelerine
Bugün, güzel, mütevazi, insan gibi insan, yüreği çok çok
güzel Volkan Konak'ın Eledim Eledim türküsünü dinledim
ve şehitlerimizle,şehit ailelerine ithaf etmek istedim!
Volkan konak-eledim eledim
Dilerim bu terör bir an önce sona erer, savaştaymışız gibi gencecik
askerlerimizi yitiriyoruz! Tezkerenin de bir daha uzatılmamasını diliyorum,
gencecik şehitler vememek adına! Bizler, öğrendikçe çok üzülüyoruz,içimiz
kanıyor ama ya aileleri ne hale geliyor, yürekleri dağlanıyor!
Ateş daha çok düştüğü yeri yakıyor!
güzel Volkan Konak'ın Eledim Eledim türküsünü dinledim
ve şehitlerimizle,şehit ailelerine ithaf etmek istedim!
Volkan konak-eledim eledim
Dilerim bu terör bir an önce sona erer, savaştaymışız gibi gencecik
askerlerimizi yitiriyoruz! Tezkerenin de bir daha uzatılmamasını diliyorum,
gencecik şehitler vememek adına! Bizler, öğrendikçe çok üzülüyoruz,içimiz
kanıyor ama ya aileleri ne hale geliyor, yürekleri dağlanıyor!
Ateş daha çok düştüğü yeri yakıyor!
16 Ekim 2008
HEP BİRLİKTE ESRA’CIĞIMIZIN ADINI YAŞATALIM ..
Sevgili Zerrin ve blogcu arkadaşlar,Esranın aramızdan ayrılışın 1. yılına doğru onun adını bizlerden sonra da devam etmesi için çok güzel bir kütüphane oluşturalım evdeki eski kitapları gönderelim dedik. Hadi hep birlikte katılalım kampanya. Ayrıntı için bkz.
Zerrin
15 Ekim 2008
Bir Çınar Daha Yıkıldı
Evet, bir çınar daha yıkıldı,NTV'de akşam haberlerinde öğrendim ki büyük ozanımız Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı yitirmişiz! Hangimiz unutabiliriz ki ders kitaplarımızdaki şiirlerini? Hepimizin başı sağolsun!
Şir yazabilme becerisini Tanrı'nın gülümsemesi olarak yorumlarmış. Bu ne kadar güzel bir bakış açısı, çok etkilendim! Ve (yanlış anladıysam düzeltin) evini gençlere ve çocuklara bağışlamış!
Ben, yaşayan büyüklerimizin varlığı ile rahat hissediyordum kendimi,yitirdiklerrimzn yanmında teselli oluyordu.Biliyordum ki onlar orada yaşıyorlar, yakınımdaymış gibi duyumsuyordum.Ama sonra değerli büyüklerimzin ölüm haberlerini öğrenince içimde bir boşluk oluşuyor,elimdeki her şey değerini yitiriyor, gönlümdeki çiçekler soluyor!
Evet,ben, her büyük kaybımızda bunları duyumsuyorum!
Ve Yaşar Kemal, Betül Mardin gibi yaşayan, üretkenliğini sürdüren, verimli olabilen,karşılarındaki insanlara bir şeyler verebilen aydın büyüklerimize, çınarlarımıza sağlıklı yıllar diliyorum!
BU ELLER MİYDİ?
Bu eller miydi masallar arasından
Rüyalara uzattığım bu eller miydi.
Arzu dolu, yaşamak dolu,
Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan.
Bilyaların aydınlık dünyacıkları
Bu eller miydi hayatı o dünyaların.
Altın bir oyun gibi eserdi
Altın tüylerinden mevsimin rüzgarı.
Topraktan evler yapan bu eller miydi
Ki şimdi değmekte toprak olan evlere.
El işi vazifelerin önünde
Tırnaklarını yiyerek düşünmek ne iyiydi.
Kaybolmus o çizgilerden
Falcının saadet dedikleri.
O köylü çakısının kestiği yer
Söğüt dallarından düdük yaparken...
Bu eller miydi kesen mavi serçeyi
Birkaç damla kan ki zafer ve kahramanlık.
Yorganın altına saklanarak
Bu eller miydi sevmeyen geceyi.
Ayrılmış sevgili oyuncaklardan
Kırmış küçücük şişelerini.
Ve her şeyden ve her şeyden sonra
Bu eller miydi Allaha açılan !
SENİ SEVMEK..
Kişi seni severse
Soyunur aya karşı
Sever
Ölüşüne dek
ÇOCUKSUZ GECELER
Bu gece beni terk ettin çocuğum
Ki hala ellerimde bir şafak.
Herkes ölürken son anda
Bir gece hatırlayacak.
Birikti serçeler saçaklara
Davetler gibi uzaklardan.
Ülkeler midir ki varılmaz
Uykular içre kalan.
Vaktin saadetiyle durmuş
Kağıt gemilerim ve rüzgar.
Seyretsin sonsuz hudutları,
Harap kalelerinde krallar.
Çocuğum tarlalar sarardı,
Nur gibi olgun başak.
Herkes ölürken son anda
Bir çocuk hatırlayacak.
AKDENİZ ŞİİRLERİ
Sen Deniz Gök,
Bir an dursanız uykuda
Büyür bir yosun geceye karşı.
Tedirgin olur ölüler
Bir an yaslansanız karanlığa,
Sen Deniz Gök.
Dalarım engine
Ki yaşadığım
Anladığımdır.
Roma'yla Kartaca'nın arasında
Yüzer, sevgi sevgi
İstanbul.
Böler bir kuş düşüncemi ikiye
Maviden
Yarıda kalır içki.
Dersin ki
Ellerimize değecek
Yıldızlar
Büyüyecek büyüyecek de.
Dersin ki
Bir aydınlığı var
Sevgililer için,
Karanlık sessiz de.
Dersin ki
Uyuyamıyorum
Yalnızız
Gece, mavi de.
Sessizdi yeryüzü
Yeryüzünde biricik Akdeniz vardı
Akdenizde
Yalnız ikimiz.
Beni seviyor musun dedim,
Yumdu gözlerini uzaklığa,
Tam sorulacak an, diye gülümsedi,
Tam sorulacak yer.
Bir kocaman yeşil bir kocaman boz
Yellerde
Çarpar birbirine çarpar enginlere dek.
Dalgaların ucunda yıldızların ucu
Her köpük bir fırtına
Her köpük bir evren.
Su deniz su gök gizlenebilir
Seni sevdiğim
Gizlenemez.
Havaya da yalıma da ağaca da benzer ama
En çok suya benzer
Sevgimiz.
Morluğun acısı var sonu yok
Karışır yaşamımıza
Kendiliğinden.
Herkes ölünce toprak olurmuş
Hayır hayır
Bizim su olacağımız besbelli.
Akdeniz enginlerde kararmaktadır
Ama
Ben
Öyle maviyim ki.
Akdeniz bir gitmişlikle eski, uzak,
Ama
Ben
Sahibi gibiyim yıldızların.
Akdeniz seni bir daha yaratamaz
Ama
Ben
Seni bir daha sevebilirim.
Deli gibi bir gürültu, ansızın,
Yırtılırcasına yarılır sessizlik,
Düşünür Akdeniz.
İşte uçaklar geçer havalarından
Kalır mavilik üstünde apak izleri,
Akdeniz anlar ve sever.
Denizdir,
Her akşam üstü
Bütün düşüncelerde
Gelip gider.
Seninle
Acısı
Uzunluğu
Aksi.
Ve gece yarısıdır bu masmavi şey,
Senin
Uzaklarda
Unuttuğun sessizlik.
Duymuştun
Bu türküyü
Çok eskiden de.
Bu türküyle anlarsın yelden
Yeşilden
Kadırgaların dibindeki sessiz yosunları.
Bu Akdeniz dalgalarında bu türküde sen
Varsın ışıl ışıl
Ve yoksun biraz.
İyice düşün bu bütün yaşamamızdır.
Fazıl Hüsnü Dağlarca
14 Ekim 2008
İSTANBUL'DA BULUŞUYORUZ
Merhaba sevgili dostlarım, arkadaşlarım! Nihayet
Sevdacığım, canım benim, ellerine sağlık! Aslında bu fkirin annesi
Tabii, ben, dün önce yanlış anladım, Sevda'm, Ankara'da, ben burada buluşacağız sandım, çok üzüldüm! Yazıştık, Sevdacığımı da sabah sabah gülümsetmiş oldum!;))
Ben istanbul'u, Sevda da Ankara'yı organize edecek. Buluşulacak yer konusunda sizin fikirlerinize gereksinim duyuyoruz! inanın ben de şimdiden heyecanlanıyorum, dilerim çok çok keyifli, geniş katılımlı bir etkinlik olur!
İstanbul ve Ankara dışında oturan arkadaşlardan da dileyenler etkinliğimize katılabilirlerse çok mutlu oluruz!
İstanbul'dan katılacak ve buluşma yeri konusunda fikir verecek arkadaşlar, "mutlulukmutfakta.etkinlik@gmail.com" adresime bildirirse sevinirim.
Ankara'dan katılacak ya da yer konusunda fikrini yazmak isteyen arkadaşların da "sevdamavisietkinlik@gmail.com" adresine yazması gerekmektedir.
Katılım ve buluşma yerimiz ile ilgili önerilerinizi içeren iletileriniz büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum, bekliyoruz!
Sevgiyle, dostça kalın!
13 Ekim 2008
Annemin Enfes Erik Reçeli
Merhaba,çoook uzun bir süredir tarif yayımlamıyorum, değil mi?
Bu kez ciddi ciddi blogumun adını değiştirmeyi düşündüm ama sonra vazgeçtim! Bu erik reçelinin tarifini geçen sene de yayımlamıştım. Ama şimdi yeniden yayımlayıp hatırlamakta yarar var!
Erik Reçeli
Malzemeler:
1 kg mürdüm eriği
750 gr toz şeker
1 kabuk tarçın
7-8 tane karanfil (Tarçın ve karanfil, reçel piştikten sonra alınır)
Hazırlanışı:
Erikler yıkanır, yarım ay biçiminde doğranır. Tencereye konur. Üzerine şeker eklenir. Tarçın ve karanfil konulur. Tencere ocağa yerleştirilir. Kısık ateşte yaklaşık 45 dk. pişirilir. Oluşan köpükler üzerinden alınır.
45. dk. sonra birkaç damla limon suyu eklenir. Tencere ocaktan alınır.
Not: Reçel, piştikten sonra tarçın ve karanfil içinden çıkarılır. Reçel soğumaya bırakılır. Daha sonra kavanozlara yerleştirilir.
Çok çok lezzetli olduğunu,afiyetle yediğimi belirtmek isterim! Ben, hafta içi evde kahvaltı etmiyorum.Bu yüzden hafta sonu evde kahvaltı seremoni haline geliyor!
En kısa zamanda yeniden görüşmek üzere sevgiyle, dostça kalın!
12 Ekim 2008
Bir Kadın Severse
Süreyya Berfe ve Kayıp
Kayıp
Seni yitirmedim, kaybettim.
Cep saatimi yitirdim, seni kaybettim.
Gökyüzünün herhangi bir yerinde
herhangi bir gökyüzünde
kaybettim seni.
Kim kimi buldu ömründe?
Herkes başka bir günü düşündü.
Şöyle ya da böyle
Ömründe olmayan dünü düşündü.
Yeryüzünde hemen şurda
kaybettim seni.
Telaşla, korkuda kaybettim.
Hüzünde, coşkuda kaybettim.
'Mutluluktan ölebilirim' dedin, kaybettim.
Kim kimi tanıdı ömründe?
Herkes başka bir durumu düşündü.
Şöyle ya da böyle
Ömründe olmayan umudu düşündü.
Kaybolan ne varsa onlarda, onlarla
Geçen günlerden birinde, geçmişte
Kaybettim işte, zaman sustu.
Zifiri karanlık bir mağarada
Ürkek bir yosun ışıdı, kayboldu.
Süreyya Berfe
10 Ekim 2008
Bugün Dünya Ruh Sağlığı Günü
Hepimizin "Dünya Ruh Sağlığı Günü" kutlu olsun!
Dünya Ruh Sağlığı Günü;(10 Ekim) Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu'nun bir projesi olarak doğmuştur. Ruh sağlığı hastalığından muzdarip olan kişilerin ve yakınlarının seslerini duyurmak amacıyla 1992 yılından bu yana 10 Ekim dünya ruh sağlığı günü olarak belirlenmiş durumda. Ruh sağlığı gününün amaçlarını şu ana başlıklarda özetlenebilir:
1- Ruh sağlığı hastalığından muzdarip olanların sesini duyurabilmek, toplumda ruh sağlığı konusunda bilgi ve anlayışın artmasını sağlamak.
2- Kişinin ruh sağlığını ve yaşam işlevlerini koruyup desteklemek.
3- Psikiyatrik ve nörolojik hastalıkları önlemek.
4- Psikiyatrik ve nörolojik hastalıkların tedavi ve bakımını geliştirmek.
7 Ekim 2008
Ne Güzel
Üye olduğum gruptan gelen şiiri siz dostlarımla paylaşmak istedim!
Ne Güzel..
Ne güzel..
seninle bir şafağı beklemek
Parmaklarımda gizli bir telaş
Sana şiirler söylemek
Ellerine tutuşturup bir bulutun
Sana umutlar yollamak
Ne güzel..
Ne güzel
Bir hayali hissetmek
Deli düşler denizinde yüzmek
Kızıl şarapları çekip içime
Bilmedigim bir adamı özlemek
Ne güzel..
Yaren Bahar
29 Eylül 2008
İyi Bayramlar Dileğiyle
28 Eylül 2008
Bayram Şekerimiz
Bayram şekerimiz nasıl, pek bi şeker değil mi maaşallah!
Cimcime'nin hastalığı süresince çok üzülmüştüm. Çarşamba akşamı doktoruna götürdüğümde,Bülent Bey,kızımın karaciğer yetmezliğine bağlı olarak hepatite yakalandığını, her şeye hazır olmam gerektiğini belirttiğinde yine inanamadım. Kahroldum. Kızımla vedalaştım ve çıktım. Onu, tedavi için kliniğe bırakıp ta olabilecek her şeyi öğrendiğimde her an, her gün bin defa öldüm!
Perşembe günü durumunu öğrendim, Cuma günü ziyare gitmeye niyetlendim. Öldüğünü öğrendim. Benim için asıl yas süreci o zaman başladı.
Ertesi günü, direncim düştü, bağışıklık sistemim çöktü,soğuk algınlığına yakalandım.
Halsizlik, çöküntü, içimde kocaman bir boşluk duygusu! Evime bile dönmek istemedim. Aytül'de kalmak istiyorum. Bu arada Cimcime'nin gömüldüğü yeri de öğrenmek, kızımı ziyaret etmek istiyorum.
Aytül, manevi desteğe gereksinimim olduğunu anlayınca kliniğe giderken bana eşlik etti.
Bülent Bey, benim halimi gördü, teselli etmeye çalıştı, başarılı oldu! Candan ilgilendi.
Yeniden kedi almak istediğimi belirttim, ne zaman almanın uygun olduğunu sorduğumda hemen alabileceğimi belirtti. Aytül'ü de bu konuda ikna etti.
Çünkü Bülent Bey'e göre evde kedi, köpek besleyen insanlar biricik dostları öldüğünde kocaman bir boşluk duygusuna kapılırlar,yokluğunda çok acı çekerlermiş. Bu yüzden hemen yeniden bir bebiş almak gerekirmiş!
Bülent Bey, "yukarıya çık, seç, beğendiğini al" dedi. Aytül de seçimimde yardımcı oldu! Doktorumuz, Aytül'ün seçtiği kedinin çok iyi huylu olduğunu söyledi, kişiliği muhteşemmiş, çok uysal, usluymuş! Ben de çok sevdim. Ben, yine beyaz ama masmavi gözlü bir kedi beğenmiştim, mantarı varmış, doktorumuz, bulaşacağı için vermedi.
Bebişimiz, yıkandı, önlem amaçlı iğnesi yapıldı. Biraz bakıma muhtaçmış, önemli bir sorunu yok, Bülent Bey, tedavisini yapmış, ev ortamı iyi geldi bile. Cimcime'nin ruhu da huzura kavuşurmuş böylece. Doktorumuz, bunu söyleyerek içimi rahatlattı!
Çökmüş bir halde kliniğe gitmiştim, Bülent Bey sayesinde gözlerim ışıldayarak çıktım. Bülent Bey de çok mutlu oldu Aytül de!
Bülent Bey'e, minnettarım! O, bence dünyanın en iyi veteriner hekimi, dostu! Bana o kadar çok destek oldu ki anlatamam! Allah ondan yüz bin defa razı olsun!
Bir kez daha "Allah,onu, ailesine, hastalarına, dostlarına bağışlasın" diye dua etmekten kendimi alamıyorum doğrusu!
Bir insanın, dostuna, doktoruna koşulsuz, en ufak şüphe taşımadan güvenmesi muhteşem bir şey! Dilerim herkes bu ayrıcalığı yaşar!
Aytül de, bir jest yaptı, oğluşumuzun kumunu ve doktorumuzun önerdiği mamayı aldı.
Onun da manevi desteği büyük, annemi ikna etti. Dün,kedişimle birlikte Aytül'e gittik, birlikte kaldık. "Miii miii" diye sesler çıkarıyor! Gece hep mırladı, birlikte yattık. Bir ara, şu kedinin bir düğmesi olsa da basıp mırlamasını kessem diye düşünmedim değil hani! Hatta dayanamayıp içimden "kapan düğme kapan" diye diledim. Hah, dedim tamam kedinin adı Düğme olsun, Aytül beğenmedi.
Gece gezinti yapmış beyefendi. Bağırmış, Aytül'ü uyandırmış, ben, uzun saatler uykusuz kalınca sızıp kalmışım! Bir bebeğe sahip olmak dünyanın en güzel şeyi! Büyüse de hep bebek olarak kalıyor!Şu anda da kucağımda uyuyor! Pek bi şeker!
Hani her çocuğun kişiliği farklıdır ya Cimcime'nin de,Yumak'ın da kişiliği birbirinden çok farklı. Cimcime'yi asla unutmayacağım! Onun yeri ayrı. Yumak'ın yeri ayrı (adını annem koydu).
Not: Cimcime'yi ziyaret edemedim, yerini gösterecek kişi yoktu, başka zaman artık!
Ölüm Gelir Gökyüzünü Boyar ve Gider
Cimcime'yi, Cuma günü öğleden sonra ziyarete gittiğimde onu kaybettiğimizi öğrendim.
Bülent Bey,kendisi eşlik etmeden yukarı çıkmama izin vermedi, beni alıştırmaya çalıştığını fark ettim, "Cimcime öldü mü" diye sordum.
Çok çok üzüldüm,kızımla başbaşa kaldım. Onu kaybettiğimi bildiğim halde sanki yaşıyormuş ta ayaklarımın altında dolaşıyormuş gibi geldi. Sanki orada yatan başka bir kediydi. İnanamadım.Vücudu henüz soğumamıştı, sevdim, okşadım. Sonra Aytül beni almaya geldi. Kızımla başını, kulaklarını, patilerini öperek vedalaştım.
Bebeğim- Leman Sam
Çok acı çekiyordum ama kızımın tedavisi için gerekenin çok çok fazlasının yapıldığından emindim. O konuda içim rahat, güvenim sonsuzdu.
Başta Bülent ağabeyine ve Candan ablasına çok çok teşekkür ediyorum! İkisi de hayvanları gerçekten çok çok seviyorlar! Cimcime'ye de çok çok üzüldüler!
O gün, kızımın yanında oturup ağlarken yaşamın bir yandan da devam ettiğinin bilincindeydim tabii ki! Sevilmeyi bekleyen bir çok yetişkin ve yavru kedi vardı, hiç birine dokunamadım o anda.
İki kardeş aynı kafesteler, hırlıyorlar, bir de baktım ki aynı anda mama yemeye çalışıp kavga ediyorlar, gülmeden edemedim!
O gün hangi kediye baksam Cimcime'yi gördüm! Cimcimeciğim, seni asla unutmayacağız!
Sen, benim ilk bebeğim, ilk göz ağrımsın, öyle de kalacaksın!
Bebeğim, sen, bir kere öldün, ben, hastalığın süresince üzüntümden bin kere öldüm!
Ölüm gelir gökyüzünü boyar ve gider...
Yalnızlar ölünce siyaha
Çocuklar ölünce sarıya
Aşıklar ölünce kırmızıya...
(Kimin yazdığını anımsamıyorum)
Kimi Sevsem Sensin
Kimi sevsem sensin, hayret
Sevgin hepsini nasıl değiştiriyor
Gözleri maviyken yaprak yeşili
Senin sesinle konuşuyor elbet
Yarım bakışları o kadar tehlikeli
Senin sigaranı senin gibi içiyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Senden nedense vazgeçilemiyor
Her şeyi terk ettim, ne aşk ne şehvet
Sarışın başladığım esmer bitiyor
Anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli
Dudakları keskin kırmızı jilet
Bir belaya çattık, nasıl bitirmeli
Gitar kımıldadı mı zaman deliniyor
Kimi sevsem sensin, hayret
Kapıların kapalı girilemiyor
Kimi sevsem sensin, senden ibaret
Hepsini senin adınla çağırıyorum
Arkamdan şımarık gülüşüyorlar
Getirdikleri yağmur, sende unuttuğum
Hani o sımsıcak iri çekirdekli
Senin gibi vahşi öpüşüyorlar
Kimi sevsem sensin, hayret
İn misin cin misin anlamıyorum
Atilla İlhan
25 Eylül 2008
Yaşamak Dediğin
Yaşamak dediğin,onca sıkıntı, üzüntü, mücadele içerisinde avunmanı, soluklanmanı sağlayacak teselli ikramiyesi tadındaki genellikle kısa süreli küçük sevinçlerden ibarettir! Sevinçleri anlık yaşarsın, avunursun! Bir anlık ta olsa güneş doğar içine!
Sonra sevincin ardından üzüntü yaşarsın. Ki bu da genellikle yaşamını etkileyen uzun süreli bir duygu durumudur.
Canınızdan çok sevdiğinizi, gözünüzden sakındığınızı yitirebilecek olmak gibi! Bunu öğrendikten sonra o, bir kere ölür, siz bin kere ölürsünüz! O sevdiğiniz de ölmesin diye gözünün içine bakarsınız ya! Yapılması gerekenler yapılır, geriye dualar eşliğinde bekleyiş kalır!
Yaşamak Dediğin Şey
Yaşamak Dediğin Şey
Yaşamak dediğin şey,
Tam her şey kötüye gidiyor derken
Bir noktada da olsa şansının dönmesidir,
Rahatlamaya başlamışken,
Yeniden korkuya kapılıp
Geceleri uyuyamamak.
Kalbinin hızla çarpmasına
Sıkça tanık olmaktır.
Yaşamak dediğin şey
Bunaldığında,
Cesaretin kırıldığında,
Korktuğun her neyse
Toz bulutu gibi dağılmasıdır.
Bir an şer'miş gibi gelse de
Hayır olduğunu anlamak,
Özgür olduğunu hissetmektir.
Yaşamak dediğin şey
Tam yapamayacağım dediğin anda
Mucizevi biçimde
İsteklerinin gerçekleşmesidir.
Düşlerinden vazgeçmişken
Gerçekleştiğine tanık olmak
ve inanamamaktır.
Yaşamak dediğin şey
Tam yaşamın tadını çıkartabileceğine inanmışken
Sevdiğin, vazgeçemediğin,
Gözünden sakındığının
Seni bırakıp gidebileceğini
Kahrolarak öğrenmektir!
Burçak Tosunlar
Ev cadıma (Cimcime)ithafen yazılmıştır!
Dostlarım,arkadaşlarım, yarın çok yoğunum, iş çıkışı doktor randevuma yetişeceğim. Ardından Cimcime'yi görmeye Yeşilköy'e gideceğim, geceyi Aytül'de geçireceğim. Malum Cumartesi günü yine ev cadısı ziyaret edilecek!
Hepimizin Kadir gecesi mübarek olsun!Tüm dileklerimiz gerçekleşsin! Ben, kendi adıma, ev cadımın, iyileşip evine dönmesini diliyorum! İşte o zaman bayram ederim!
20 Eylül 2008
Yeniden Kitap Keyfi
Merhaba, uzunca bir süredir okuduğum ya da okumaya niyetlendiğim kitapları sizlerle
paylaşmadığımı fark ettim! Veee, gelelim Orhan pamuk'un son ve enfes kitabı Masumiyet Müzesi'ne!
Kitap, yeni çıktığı sırada NTV'de Banu Güven, Orhan Pamuk ile röportaj yaptı. Kitaptan alıntılar yapıldı. Orhan Pamuk'un, konuşmalarına, kitabın konusuna bayıldım, bu kitabı mutlaka almalıyım dedim.Aytülüm,okumamız için ikimize aldı! Orhan Pamuk, çok çok kültürlü, çok iyi bir gözlemci,muhteşem bir dünya insanı bence! Yani evrensel bir yazar!
Kitap, hepimizin yüreğine seslenen bir tümce ile başlıyor, ve bizi alıp bambaşka bir yolculuğa çıkarıyor! Sürükleyici ve çok çok etkileyici!
"Hayatımın en mutlu an'ıymış, bilmiyordum."
Orhan Pamuk, Cihangir'de bir yer almış, Masumiyet Müzesi çalışmalarına da başlamış. Böyle bir müze olacak. Araştırmış, bir sürü eşya da biriktirmiş.
Kitapta Masumiyet Müzesi'nin haritası yer alıyor, giriş için de bilet var, kapıdaki görevli meraklı Masumiyet Müzesi okuyucusunun biletini özel damga ile damgalayacak. Ve okuyucuyu içeriye alacak. Bu bilet yalnızca bir okuyucu için.
Uzunca bir süre elime kitap alamadım, içsel yolculuk, kendini keşfetme çalışmaları ile haşır neşirdim çünkü! Yolculuk ve keşif süreci sona ermedi, o, yaşam boyu sürer de bitirmeye niyetlenip te bitiremediğim kitabımı elime aldım. Okudum ve bitirebildim nihayet!
Hem de bunu Üstün Dökmen'in "Yaşama Yerleşmek" adlı enfes kitabına yaptım, bu kalleşliği hiç te hak etmedi doğrusu! Ayıp bana, hımmmm!"Yaşama Yerleşmek" kitabı da Üstün Hoca'nın Küçük Şeyler Programı'nda ele aldığı konulardan oluşuyor. Programda yer almayan konular da var elbette! Küçük Şeyler kitapları serisinin üçüncüsü.
Her eve lazım. Hoca, o kadar esprili ki, o kadar kırmadan, gülümseterek düşündürüyor ki! Modern çağın Nasreddin Hoca'sı!
Sonrasında ise hızımı alamayıp ikinci kitaba başladım. Büyü Dükkanı, üçüncü kez alıp ikinci kez okuduğum bir kitap (neden mi, okumaları için sevdiğim dostlarıma veriyorum, geri gelmiyor da ondan). Nefis bir psikodrama kitabı. Öyle güzel, öyle etkileyici ve düşündürücü öyküler var ki anlatamam. Kendinize, yaşadıklarınıza yöneliyorsunuz!
Büyü Dükkanı'nda, istediğiniz her şeyi alabiliyorsunuz ama sıkı bir pazarlık sonucunda! Tabi bazen düşündüğünüzün dışındaki değeri de alıp çıkmış olabilirsiniz!
Örneğin, bir genç kız önce büyük bir aşk yaşama isteğini dile getirdi. Yaşlı satıcı istediği aşk karşılığında genç kızdan tutkularını istedi. Genç kız, daha pazarlığın başında iyi bir aşık bulmak istediğini belirtti. Ve tutkularını vermeyi kabullenmişken yaşlı satıcı, genç kıza, aslında korkuları olduğunu belirtti. Genç kız aydınlanmış olarak korkularını büyü dükkanına bıraktı ve oradan çıktı!
Bu kitap tam bir başucu kitabı, hemen bir solukta bitirmek istemiyor insan, sindire sindire, tadına vara vara okumak gerektiğini düşünüyor!
Yani neymiş, Burçiş, şu anda "Masumiyet Müzesi'ni okuyormuş.
Üç kitabı da şiddetle okumanızı, evinizin bir baş köşesine koymanızı öneririm. Bana göre olmazsa olmazlardan hepsi de!
Yeniden buluşuncaya dek keyifli bir haftasonu tatili dileğiyle!
19 Eylül 2008
Aytülcüm, İyi ki Doğdun İyi ki Varsın
18 Eylül 2008
Yaşamak Güzel Şey
Yaşamdan, yaşadıklarımızdan, yaptıklarımızdan,işimizden keyif almak çok güzel, çok mutluluk verici! İnsanın mutlu olmaması, yaşamdan zevk almaması mümkün değil bu durumda!
Elbette en iyi ortamda bile tersliklerle, canımızı sıkan ukalalıklarla, kendini bilmezliklerle karşılaşıyoruz,canımız sıkılıyor. Ama her şey hangi kefenin ağır bastığı ile ilşkili! Eğer ki artılar ağır basıyorsa sıkıntı çabuk dağılıyor! Eksiler ağır basıyorsa sizin için neyin önemli olduğunu düşünüp karar vermekte yarar var!
Ben, kendi adıma, hayat güzel, hava güzel, yaşamak güzel diyorum ve herkesin, yaşamdan keyif almasını, mutlu olmasını, sevinçten yerinde duramamasını diliyorum!
Yaşamak Güzel Şey
Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
Iyi günler bekliyorsan hele
Iyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel sey
Çok güzel şey dogrusu.
Melih Cevdet ANDAY
Mutluluk İçinizde
Bulutlar ardındaki güneşin
sabaha doğması gibi...
mutluluk içimizde.
kuşların kanat çırpıp
gökyüzüne uzanması gibi...
mutluluk içimizde.
taze gülün dalında durması
bülbülün güle konması gibi...
mutluluk içimizde.
martıların denize uçması
denizin dalgalanması gibi...
mutluluk içimizde.
bizim ruhumuzun derinliklerinde
sevgi ile mutluluğu hisedip
yaşatabilmemiz gibi...
mutluluk içimizde.
yeni doğmuş bir bebeğin
ilk adım atışı gibi...
mahsum saflığı
tatlı bir tebbesümü
bir gülümsemesi gibi...
mutluluk içimizde.
hayatı gökkuşağı
rekleriyle boyamak gibi...
mutluluk içimizde
çocukluğumuzda
oynayamadığımız
oyunları her yaşta
oynaya bilmek gibi...
mutluluk içimizde.
küçücük sevinçleri
sevgiyle dağıtmak gibi...
mutluluk içimizde.
dökülen tek damla
göz yaşı için yağmurları
feda ediyorum.
acıları suya gömün
ben size mutluluğu
armağan ediyorum.
mutluluğun adresi içinizde...
mutluluk elinizde.
mutluluk içinizde...
Derya Avşar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)