27 Şubat 2007

Burçiş'ten Hafta Sonu Lezzetleri

Selam arkadaşlar, Kekevi etkinliğinden beri görüşemiyoruz değil mi? Şeytanın bacağını kırdık değil mi ama? Hafta sonu çeşit çeşit mamalar yaptım, resimlerini çektim ama siteye yükleyince beğenmedim, iptal ettim. Tariflerini en kısa zamanda paylaşacağım! Organik ürünlere ilgi duyuyordum ama Sade'yi ve organik ürünlerin çok daha fazlasını sevgili arkadaşım Sibelimden öğrendim. Bu ürünleri Bahçeşehir'de bulunan Organik City'den aldım, aralarında deniz tuzu da vardı ama annişim hemen onu açıp tuzluğa boşaltınca bir şey yapamadım. Firik Bulguru'nun pilavını ve de Maş Fasulyesi'nin tadını çok çok merak ediyorum! Gerçi Sibelim, Firik Bulguru'ndan yapılan pilavın isli bir tada sahip olduğunu belirtiyor!


Sibelimin enfessss tarifi!
Sibelime gittiğim zaman sevgili arkadaşımın evinin oradan 2 kg. lor peyniri aldım, buzluğa attım. Peynir buzluktan çıkarılıp ta kurabiyede kullanılınca sulu oluyor, kurabiye ghamurunun kıvamı bozuluyor. Peyniri buzluktan çıkarıp neredeyse iki gün süzgecin içinde buzdolabında beklediği halde!
Bu kez annemin ve Sibelimin sözünü tuttum ve lor peynirini buzluğa atmadım, arkadaşımın nefis kurabiyesinden yaptım, onu buzluğa attım!
Arkadaşlar, bu tiramisu tarifini ben bir blog arkadaşımda görmüştüm ama hatırlamıyorum!
Tarifi arkadaşın affına sığınarak veriyorum!

Malzemeler:

200 gr savoyer bisküvisi,

2 paket labne peyniri,

1 paket krema,

1 paket kakao,

1 ya da 1,5 su bardağı pudra şekeri,

1 su bardağı sıcak su,

2 çorba kaşığı dolusu nescafe,

Yapılışı:

1- Savvoyer bisküvileri yağlı kağıt konulmuş arzu edilen bir kalıba bir sıra dizilir.

2- Sıcak suyun içine 1 çorba kaşığı nescafe konularak iyice karıştılır, savoyer biskivileri bu karışım ile ışlatılır.

3- Krema, iki kutu labne peyniri ve pudra şekeri mikser ile çırpılır, yarısı ıslatılmış biskivilerin üzerine dökülür, yayılır.

4- İkinci sıra savoyer bisküvileri dizilir, nescafeli karışım ile ıslatılır ve kalan krema üzerine boşaltılarak yayılır.

5- Tiramisu iki-üç saat buzdolabında dinlendirilir, servis yapılırken üzerine kakao serpilir.

Yazanın Önerisi: Tiramisu ne kadar uzun dinlendirilirse o kadar lezzetleniyor, tadı damata kalıyor, biz bir günden önce yemeyiz!

Been, bu ayki Sofra dergisinde çok nefis Lor Peynirli Tatlı tarifi gördüm, yaptım ama görünüşünü beğenmediğim için resmine yer vermedim, bir daha ki sefere inşallah!

Arkadaşlar, bu günlük benden bu kadar, size iyi haftalar diliyorum, sevgiyle kalın!

19 Şubat 2007

Kekevi'nin Kek Etkinliği İçin Kakaolu ve Çilekli Kek Yaptım


Arkadaşlar, merhaba, Kekevi’nin düzenlediği Kek Etkinliği dolayısıyla bu keki yaptım, nasıl olmuş ? Tarifi John’s Hopkins’in Yemek Kitabı Kütüphanesi dizisinin, Kalp Sağlığını Korumak için Yemek Tarifleri adlı kitabından.
Çikolatalı- Ahududulu Minik Kekler
Malzemeler:
1 ¼ bardak un (su bardağı kullandım)
3 yemek kaşığı tatlandırılmamış kakao
1 çay kaşığı kabartma tozu
1/2 çay kaşığı karbonat
½ çay kaşığı tarçın
¼ çay kaşığı deniz tuzu
¼ bardak riviera zeytinyağı
½ bardak kahverengi şeker
1 büyük boy yumurta
1 çay kaşığı vanilya özütü (ben vanilya kullandım)
1/3 bardak yağsız süt (yarım yağlı süt kullandım)
½ bardak çekirdeksiz ahududu reçeli (çilek reçeli kullandım)
1 yemek kaşığı pudra şekeri
Yapılışı:
1- Fırın ısısı 180 C’ ye getirilir, 12 adet 6 cm. çapında kek kalıbına kağıt kalıp yerleştirilir.
2- Orta boy bir kapta un, kakao, kabartma tozu, karbonat, tarçın ve tuz karıştırılır.
3- Geniş bir kapta yağ ve kahverengi şeker hafifleyip kabarana kadar elektrikli mikserle çırpılır. Yumurta ve vanilya eklenir, iyice karışana dek çırpmaya devam edilir. Düşük hızda sırayla un karışımı ve yağsız süt azar azar karıştırılır
(un karışımıyla başlayıp bitirmeye dikkat edilmesi önemle vurgulanıyor).
4- Hamurun ¼’ü kek kalıplarına kaşıkla koyulur. Her birinin içine küçük bir çukur açılır. Ahududu reçeli eşit şekilde tüm keklerin içine küçük bir kaşıkla
konur. 20 dk. ya da keklerin üzerine dokunulduğunda çukur olmayacak kadar
pişene dek fırınlanır. Kekler bir tel rafa alınıp tamamen soğumaları beklenir.
5- Servis etmeden önce keklerin üzerine pudra şekeri dökülür.
Afiyetle Yenir!
Bir porsiyonda 167 kalori, 5 gr. Toplam yağ, 1,8 g doymuş yağ, 23 mg. kolesterol, 1 g doğal lif, 29 g karbonhidrat, 2 g protein, 142 mg. Sodyum bulunuyormuş, ben deniz tuzu kullandım, bu oranı da azaltmış oldum!
Böylece sağlıklı ve hafif bir kekimiz olmuş oldu, annem lezzetini beğendi, ben de beğendim doğrusu, biraz sonra neccafe eşliğinde bir tanesini yiyeceğim! Öğrencilerime de ilk fırsatta yapacağım ama keki çocuklar için yaparken şeker miktarını arttırmalıyız, 1,5 su bardağı gibi! Eveeet, vedalaşma zamanı geldi, sevgiyle ve keyifle kalın diyorum ve de sabırsızlıkla etkinliğe katılan diğer tarifleri görmek istiyorum! Bu arada şimdiden 20. etkinliğin ne zaman, kim tarafından ve hangi konuyla düzenleneceğini de merak ettiğimi belirtmek istiyorum!
























16 Şubat 2007

Burçak Yorumuyla Cevizli ve Havuçlu Kek

Merhaba Arkadaşlar, geçen hafta bir tatlı çılgınlığına yakalandım, Çarşamba günü Türkan Abla'nın meşhurr Cevizli ve Havuçlu Keki'ni yaptım, muffin kalıbını kullandım, nasıl, şirin olmuş değil mi? Tarif için bkz.
anaokulunda kahvaltı saati
Hızımı alamadım ve Perşembe akşamı da un kurabiyesi yaptım. Tatlı krizimi sözleşmeli atamalarında bir yere yerleşememiş oluşuma, üçüncü ve umarım sonuncu kez KPSS sınavına girmem gerektiğini anlamşı olmama borçluyum. Eğer, sözleşmeli olarak atansaydım öğrencilerimden ayrılmak durumunda kalmak ta vardı ki bu herkesi üzerdi. Umarım bir tatsızlıkla karşılaşmayız da sene sonuna kadar öğrencilerim ve ben birlikte oluruz!
Bu arada sizin hafta sonunuz nasıl geçiyor ve geçti? Umarım keyifler ve sağlıklar yerindedir!
Arkadaşlar, bi,r eğitim sitesi oluşturdum, adı Öğrenmek Her Yaşta Keyifli, ziyaretiniz, önerilerinizi, eleştirilerinizi ,düşüncelerinizi bekliyorum büyük bir merakla! Yer almasını istediğiniz konuları belirtirseniz ben de bunu dikkate alırım. Yakında o sitede bir de foruma yer vereceğim, kitap tanıtımlarımız orada da olacak!
Bir de hatırlatma yapalım, haber 1 sitesinde, okur-yazar bölümünde yazılarım var, ilginizi çekerse, okursanız, düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim!
Yarın, Kekevi'nin düzenlemiş olduğu Kek Etkinliği'ne katılma zamanıdır, bir yandan katılma hazırlığı içerisindeyim bir yandan da büyük bir merak içerisindeyim bakalım ne güzel, ne değişik tarif ve manzaralarla karşılaşacağız? Haydi hayırlısı!
Bugün, sizlerle usta şair Jacques Prevert'in "Bir Kuşun Resmini Yapmak İçin" şiiri eşliğinde ayrılıyoruz, keyfiniz, sağlığınız yerinde olsun, işleriniz rast gitsin dileğiyle, şimdilik hoşçakalın!

Bir Kuşun Resmini Yapmak İçin

Önce bir kafes resmi yaparsın,
Kapısı açık bir kafes,
Sonra kuş için
Bir şey çizersin içine,
Sevimli bir şey,
Yalın bir şey,
Güzel bir şey,
Yararlı bir şey,
Sonra götürür bir ağaca
Asarsın bu resmi,
Bir bahçede,
Bir koruda,
Ya da bir ormanda,
Saklanır beklersin ağacın arkasında,
Ses çıkarmaz,
Kımıldamazsın,
Kuş bazen çabuk gelir,
Ama uzun yıllar bekleyebilir de
Karar vermezden önce,
Yılmayacaksın,
Bekleyeceksin,
Yıllarca bekleyeceksin gerekirse,
Resmin başarısıyla hiç ilgisi yoktur çünkü
Kuşun çabuk ya da yavaş gelmesinin,
Geleceği olup ta geldi mi kuş
Çıt çıkarma yok,
Kafese girmesini beklersin,
Girdi mi kafese, fırçanla,
Usuulcacık kapısını kaparsın.
Sonra kuşun bir tüyüne dokunayım demeden
Bütün kafes tellerini teker teker silersin.
Yerine bir ağaç resmi yaparsın,
Dallarının en güzeline kondurursun kuşu,
Tabii ne yapraklarının yeşilini unutacaksın,
Ne yellerin serinliğini,
Ne de yaz sıcağındaki böcek seslerini,
Otlar arasında.
Sonra beklersin ötsün diye kuş,
Ötmezse kötü,
Resim kötü demektir,
Öterse iyi olduğunun resmidir,
İmzanı atabilirsin artık,
Bir tüy koparırsın usulca
Kuşun kanadından,
Ve yazarsın adını resmin bir köşesine.

9 Şubat 2007

Beni Sevdacığım (Sevda Mavisi) Sobeledi!

Selammm, ben de sobelenen sobelenene, keşke biri de beni sobelese diye düşünürken bir de baktım ki sevgili arkadaşım Sevda sobelemiş beni, çok mutlu oldum tabii, çok teşekkür ederim sana Sevdacığım! Ben de sobeden nasibimi alarak sorularını seve seve yanıtlıyorummm!

1- Market alışverişi yaparken yeni ürünleri mutlaka alıp denerim...

İlgimi çeken, sağlıklı, yararlı, kolaylık sağlayan olan ürünler dikkatimi çeker, o anda alamasam bile daha sonra mutlaka alırım. Örneğin, dün akşam Migros'ta bir ürün gördüm, süper bir şey, silikon, düz bir satıh, hamuru üzerinde belli bir çapta açabiliyorsunuz, şekillendirebiliyorsunuz ve fırına atabiliyorsunuz, pişirme kağıdının ve alüminyum folyonun pabucunu dama atacak türden, her türlü kurabiye, çörek ve börek yapımında ideal, bir kez alacaksın, sürekli kullanacaksın, bundan ne güzel ne olur ki? Tupperware ürünlerinde de hamur açmaya yarayan bir satıh var ama bunun gibi silikon değil anladığım kadarıyla! Hamiş, Burçiş, silikon satıhı almayı kafaya koymuş çünkü yararlı, sağlıklı bulmuş. Hay Allah, ben de bu bilgiyi nasıl paylaşacağımı düşünüyordum,bu soru vesile oldu vallahi! :))

2- internetten gazete okumayı hiç sevmem...

Külliyen yalan, tabii ki de basılmış gazete okumayı çok severim ama internetten gazete okumayı da severim, başka bir tadı oluyor. Yazılarını okuyamadığın diğer sevdiğin yazarların yazılarını internetten okuma şansın oluyor! Cnnturk, ntv, mynet, haber1 ziyaret etmeyi sevdiğim haber siteleri!

3- Hiç sigara içmedim, tadını bilmem...

Sigara içmem, içmeyi de sevmem amaaaa istisnalar var elbette, siz gidin bakalım Gloria Jean's Coffees ya da Starbucks Coffee'ye o aromatik, enfes kahve kokularını alın da sigara içmek istemeyin bakalım, Aytülümün bir sigarası var, Captain Black, özellikle kırmızısı çok nefis bir kokuya sahip, bir de sarısı, o sigara çeşitlerini yalnızca o enfes kahvelerin yanında canım içmek istiyor (kahve ısmarlayan da Aytülüm, sigarasını ikram eden de) içebiliyor muyum, içime çekip te üfleyebiliyor muyum, hayır, sigara içme özürlüyüm, kokusunu almak, ağzıma götürmek yetiyor bana! Annem ile Aytülüm de kahkahayı basıyorlar ama anniş halinden memnun, kızı sigara içmeyi beceremediği için kendine zarar veremiyor, böyle de bir güzellik yaşıyoruz işte!

4- Sevgi, saygı ve hoşgörü hayatımdan çıkarmayacağım kavramlardır. Ukalalıktan nefret ederim.

İnsanları çok severim ama güven ve sevgi başbaşa giden duygular değil sanırım yani bir insanı sevebilirsiniz ama aynı zamanda yüzde yüz güven duymayabilirsiniz, acabalarınız olabilir. Çok kolay güvenebilen bir insan değilimdir ama bir insan güvenimi kazanınca da kolay kolay o duygu yok olmaz. çok tuhaf bir duygu bu ama ben blog komşularıma çok güveniyorum ve onları çok çok çok seviyorum! Ama insanın gerçek dostu da fazla değil! Bir de siz karşınızdaki insanlara, onların onurlarına saygı
duyarken aynı saygıyı duymanız gerek! Bir konuda bilgisi olmayan bir insanın bunu açıkça karşısındakine söylemesi onu alçaltmaz yüceltir bence dürüst olduğu için!
Ama bir konu hakkında bilgisi olmayan bi insanın da bilgisi olan bir insana bilmişlik taslaması hele bir de sesini yükseltip bilgisinin doğru olduğunu iddia etmesi çok rahatsız edici, itici bir şey!
Tabii, kültürlü, bilgili bir inasın da karşısındaki insanlara üstünlük taslaması, tepeden bakması, onlarla alay etmesi, onları aşağılaması, üstünlük duygusuna sahip olması da çok çok kötü bir şey,insan bilmediği bir konuda bilgisine güvendiği insana soru sorabilmeli, öğrenmek istediğini öğrenebilmeli, yargılanmadan, eleştirilmeden ve aşağılanmadan!
Sonuçta cahillik geçici eşeklik baki!

5- Futbolu seviyorum...

Galatasaray'ı tuttuğum halde nedense maç izleyi hiç sevmiyorum ama bilen, merak duyan birilerinin yanında da arada bir izleme zevkli oluyor kendi takımının maçıysa tabii ki de, teknik terimler de öğreniyorsumn maçın gidişatı hakkında bilgi de ediniyorsun! Ama kırk yılda bir olursa hoş!

35 yaşında bekar bir bayanım. Kendisini geliştirmeye, içsel yolculuk yaparak kendini keşfetmeywe çalışan, kendisiyle uğraşnayı seven, gerçekler ne kadar acı ve yanlış olursa olsun (hissetiğim duygular, düşünceler de dahil olmak üzere)kendisiyle, yaşadıklarıyla yüzleşebilen bir insanım. Öncelikle kendime karşı dürüstüm çünkü en büyük aldatmaca ve kötülük insanın kendisini aldatmasıdır. Buna inanıyorum, bir de kimi insanlar benim bittğimi, çöküşte olduğumu, toparlayamayacağımı düşündükleri bir anda bir anka kuşu gibi küllerimin arasından yeniden doğarım, güçlenmiş, ayaklarını yere sağlam basmış, mantıklı, dirençli bir hale gelerek, bu hallerimle de gurur duyuyorum, moral çöküntüsü çok kötü bir durum ama yeniden doğuş olayı muhteşem doğrusu! Düşersin, üzülürsün, kalkarsın daha güçlü olarak ve dersin ki yeniden deneyeceğim ama bu kez daha hazırlıklı ve temkinli olacağım! Vangelis'in, "Conquest of Paradise" filmi için bestelediği 1492 adlı yapıtı vardır hani, melodisi duyduğum zaman içimi titretir. Melodi bana insan yaşamını çağrıştırır, iniş çıkışlar yaşarsın, düşersin, üzülürsün, kimi zaman yıkılırsın ama her ayağa kalkışında bir kez daha güçlenirsin ve en sonunda öylesine güçlenirsin ki seni hiç bir şey kolay kolay yıkamaz çünkü artık kendini gerçekleştirmiş, ustalık kıvamına erişmişsindir, bilge bir insan olmuşsundur... Önce düşüşler, hayal kırıklıkları, yavaş yavaş güçleniş ve muhteşem olgunluk düzeyine erişme! Özetle hamdım, piştim, yandım. Doğuştan şanslı olanlar dışında hepimiz aynı olayları yaşıyoruz ve aslında doğuştan şanslı dediğimiz insanlar var ya ben onlara acıyorum aslında çünkü onları şanslarının bittiği yerde şanssızlıkları başlıyor, başlarına üzücü olaylar geldiğinde üstesinden gelmekte zorlanıyorlar, sudan çıkmış balığa dönüyorlar, zorluklar yaşamıyorlar ki başa çıkmayı bilip te güçlenebilsinler, her şey hazır olarak sunuluyor kendilerine, mücadele edip te kazanmayı bilmiyorlar ki değerini bilsinler!
Acı gerçeklerle yüzleşmekte de zorlanıyorlar, çoğunun ayakları yere sağlam da basamıyor, kaygan bir zeminde yürüyorlar! Moral çöküntüleri, intiharlar acı sonları oluyor! Her şey eğitimle mümkün, çocuğunu kendine bağımlı yapmayacaksın, onu, bireysel olarak katılabileceği etkinliklere katılması için destekleyeceksin, bireyselleşmesini sağlayacaksın, para içinde yüzsen bile bunu belli etmeyeceksin, her zaman her istediğini elde edemeyeceğini bilecek, her şeyin para olmadığını ayırt edebilecek, ailede kendisine değer verildiğini, birey olarak saygı duyulduğunu, sevildiğini bilecek, ailesi ile birlikte zaman geçirmekten hoşlanacak, ailesine gördüğü sevgiyi, saygıyı gösterebilecek, manevi değerlere sahip olabilecek, kitap okumakta, araştırma yapmaktan, doğaya ve hayvanlara karşı sorumlu olduğunu bilmesini sağlayacak biçimde yetiştireceksin ve en önemlisi de ona örnek olacaksın. Çocuk, en güzel, model alarak, taklit ederek öğrenir, yaptığın ile söylediğin çelişmeyecek, sen bir yetişkin olarak ayrıcalıklı olmayacaksın ( bu konu ile ilgili olarak bkz. Küçük Şeyler, Üstün Dökmen, Sistem Yayıncılık, ailede mola zamanı- ceza değil-), ayrımcılık değil eşitlik olacak, unutma ki sen bir ebeveyn olarak özel haklara sahip değilsin! Eğer bunları sağlayamazsan sana güvenen bir, ayakları o yere sağlam basan huzurlu bir çocuğa değil huzursuz, kuşkucu, ailesine güvensiz bir çocuk yetiştirmiş olursun. Eğer ki sen istikrarlı davranan, güven verebilen bir insan isen, eşitklikten yana isen o zaman bil ki çocuğun zorluklarla karşılaştığında, sen yanında olmadığında kolay kolay yıkılmayacaktır, zorluklarla daha kolay başa çıkabilecektir, ayakları da yere sağlam basabilecektir. şunu unutmamak gerekir ki çocuk yaşadığını öğrenir! Ve asla çocuğunu kayırmayacaksın diğer insanlara karşı, hatalı davranışlarını yapıcı bir biçimde ifade edeceksin, ona kendisini geliştirebileceği ortamalr sağlayacaksın, staj yoluyla iş deneyimi kazanmasını sağlayacaksın sıfırdan, Ahmet Bey'in, Mehmet Bey'in oğlu olarak tepeden inme müdür olamayacağını bilecek, bir şeyleri içine sindirecek, işin her aşaması hakkında bilgi edinecek ki hangi birimde sorunla karşılaşırsa karşılaşsın başa çıkabilmeyi başarsın! İşte o zaman sen onun yanında olmadığın, olamayacağın zaman gözünün arkada kalmayacağını bilirsin!

İstanbul'da yaşıyorum ama Ege'de bir yaşam kurmayı çok istiyorum, Bitez'e, Alaçatı'ya ya da Ayvalık'a yerleşmek istiyorum!

Akrep yükselen Terazi burcuyum, kinciyim, iyi ya da kötü yapılanları ve söylenenleri asla unutmuyorum ama arkadan vurmayı hiç sevmiyorum! Kararsızlığım, mutfağı sevişim, dekorasyon ile ilgili her şeyi sevişim, evini, bulunduğu ortamı güzelleştirme, kendinden bir şeyle katma arzusu yükselen burcumdan kaynaklanıyor olmalı! Yalancılıktan nefret ediyorum.
Dedikodudan nefret ediyorum, yıkıcı bir olay çünkü bazen olay yaşamadığın konularda iftiraya uğramana kadar ilerleyebiliyor ne yazık ki, dedikodunun yararı görülmüş mü ki şimdiye kadar?

Dostlarımı, ailemi, Aytülümü, kedişimi şımartmayı çok seviyorum! En sevdiğim şeylerden biri de sevdiklerim için mutfağa girip sağlıklı, hoşlarına gittiğini bildiğim mamalar hazırlamak! Buna öğrencilerim de dahil (evdeki mutfağa giriliyor bunun için de). Hayatta en güzel iş sevdiklerine hizmet etmek eğer ki o enerjide ve de frekanstaysan tabii ki de! En önemli koşul hizmet etmeye istekli ve gönülüü olmak, zaman ayırabilmek, ama misafirlerimizi en iyi biçimde ağırlamaya, onları kırmamaya, sevdikleri şeyleri yapmaya çalışıyorum!

Anadolu Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümü mezunuyum, mesleğimi ve öğrencilerimi çok çok seviyorum!

Takı tasarımından, mutfaktan(benim için terapi de aynı zamanda), kitap okumaktan, film seyretmekten, müzik dinlemekten, zaman buldukça ahşap boyama yapmaktan, araştırmacılıktan özellikle de Osmanlı Tarihi'nin son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi ile, Mitolojik Öyküler ile ilgili araştırmalar yapmaktan çok hoşlanıyorum!

En çok sevdiğim yazarlar ise Üstün Dökmen, Turgay Biçer, Ahmet Altan, Ayşe Arman,
Uğur mumcu, Robin Sharma, Stephan Covey,Yeşim Türköz, Maeve Binchy.

En sevdiğim kitap türleri ise şiir kitapları, araştırma, psikoloji, kişisel gelişim ve insana mesajlar verebilen, ysşanabilecek olayları anlatan romanlar. Maeve Binchy kitaplarını sıcacık bir dille yazıldığı, insanı bir yerlerden yakalamayı başardığı için, roman kahramanları ne kadar zor yaşantılar sürüyor olsalar da iyimserliğin, mücadeleci ruha, hüzne yer verdiği için çok beğeniyorum, hayatın içinden, sıradan insanların sıradan öykülerini değinişini çok çok seviyorum!
Yalnız Kadınlar Sokağı'nı ve de Yıldızlı Ve Yağmurlu Geceler kitaplarını bugüne dek okumadıysanız hemen alıp okumanızı hararetle öneriyorum!

Sevdacığıma beni sobelediği için yeniden çok çok twşekkür ediyorum, fazlaca gevezelik ettiğimin farkına varmış olarak ben de sevgili arkadaşlarım Teatime Mine'yi ve de Mordeniz Hesna'yi sobeliyorum!
Yeniden buluşana dek sevgiyle kalın!

5 Şubat 2007

Üç Hafta Sonu Keyfi ve Vejateryen Pizza!

Sibelimin benim için yaptığı enfes lor peynirli kurabiye

Selam Arkadaşlar! (Burçiş, bu yazıyı cıvıl cıvıl bir ruh hali ile yazmaktadır)
Evvelki hafta sonu Sibelim, nihayet Sibelimin evine gidebildim, şeytanın bacağını kırmayı başardık vallahi!
Çok çok güzel bir gün geçirdik nasıl mı şimdi şöyle oluyor öncelikle ben her gün sabahın köründe kalkmak zorunda kalan bier insan olarak yine erkenden kalkıp ta yollara koyulmak istemedim açıkçası, güzel ve keyifli bir kahvaltının ardından ana-kız kahvelerimizi yine büyük bir keyifle yudumladıktan sonra 11.30-11-40 gibi ben yola koyulmuş olmuşum (nedense giderayak saate bakmayı hiç sevmem, suçluluk uyandırıyor galiba)... Ve arkadaşlar, düşününüz ki biz arkadaşımla saat tam 13.00'da Ekolojik Pazar'da buluşacağız, yolları pratik hale getirmeye çalışırken, Bakırköy'e gidip Şişli dolmuşlarına binip pazarın tam önünde olmayı planlarken zavallı ben dolmuşun azizliğine uğramayayım mı, yok, müşteri azlığı nedeniyle seferler kaldırılmış, ekstradan iki arabaya daha binmek farz olmasın mı bana, biz galiba 14.20 gibi Sibelimle evine yakın bir noktada buluşabildik, öğleden sonra Sibelciğimi tatlı dilimle ikna edip pazara gidebileceğimizi düşünürken pazar turu atmak bana hayal olduuu! Ama, arkadaşım, Tijen Ablası ile gezmiş pazarı, atmış pasını, evi çok şekerdi, kendisi gibi samimiydi, güle güle otursun inşallah! Çok güzel sohbetler ettik, tatlı tattlı çekiştik, bana hazırladığı nefis mamalardan yedik, pirinç patlaklı çayından ikram etti, içtim, kesinlikle değişik bir tadı var, ilk başta yadırgıyor insan ama buna rağmen alışıp içiyor, bitiriyor vallahi! Sonuçta güzel bir çay işte, rahatlatıcıymış ta tabii ben pek rahatlatıcılığını anlayamadım, eve geç kalmak istemedim pek, eve dönüş telaşı yaşadım! Kaçta mı evde oldum, 20.45 gibi!
Amaaaa, bu arada Tijen ile de tanıştım, çok tatlı ve de çok mütevazi bir insan gerçekten de! Hamiş, yol telaşı dışında hakikaten güzel bir günmüş! Arkadaşım da şımarttı beni, ben istediğim için nefiss lor peynirli kurabiyesinden yaptı, annesinin zeytinlerinden yedirdi, memleketinin zeytinyağından ikram etti, annesinin meşhur nohut mayalı ekmeğini ikram etti, eve verdi, annem yiyince ay çok fena vallahi, benim yaptğım nohut mayalı ekmek dama atıldı, çok güzel yapmış ama! Ne yapalım, belki ben Sibelimin annesinden öğrenirim sırrını, verir mi dersiniz?
Geçen hafta malum Sömestr tatili başladı, benim pek keyfim olmadığı için tadını çıkaramadım ilk günler sonra da bir hafta boyunca rahatsızlandım, mideme bir şey dokundu herhalde, ilaç aldığım halde hastalık bayağı direnç gösterdi, tatilde detosk yapıp yapmamayı düşünüyordum, niyetlenmiştim vallahi benimkisi doğal bir detoks olmuş oldu! Dikkat ettiğim günler de oldu, çivi çiviyi söker diye düşündüğüm günler de ilaç destekli ikinci yaklaşım galip geldi!
Tatil başlangıcında bir kaçamağımız pizza yapmak oldu, pizzanın hamurunu standart ekmek tarifiyle ben hazırladım, geri kalanını da anniş tabii ki de! Vejetaryen bir pizza oldu bizimkisi, sanırım kırmızı şarap dokundu bana, dün akşam aklıma gelince ağzıma süremedim doğrusu!

(pizzamızın hazırlık aşaması)

Vejateryen Pizza

Pizza Malzemeleri

1 adet standart ekmek hamuru,

3 adet sivri biber,

2 adet domates,

2 orta boy soğan,

300 gr dil peyniri ya da mozzarella peyniri,

Çekirdekleri çıkarılmış 20 tane siyah zeytin.

Veee annişimin özel pizza sosu:

3 çorba kaşığı Antep tipi domates ve biber salçası,

2 çorba kaşığı sızma zeytinyağı,

1 çay kaşığı karabiber,

1 tatlı kaşığı kekik,
2 diş sarımsak,

1 çorba kaşığı elma sirkesi,

1 tatlı kaşığı deniz tuzu,

1 tatlı kaşığı pul biber,

3 çorba kaşığı su,

1 tatlı kaşığı toz şeker.

Yapılışı: Sos ile ilgili tüm malzemeler mikserde karıştırılır. Fırınlanan pizza hamuruna bolca sürülür.

Pizzanın Yapılışı:

1- Ekmek hamuru yağlı kağıt kaplanmış fırın tepsisine açılarak yerleştirilir. Önceden orta derecede ısıtılmış fırında 10 dk. kadar fırınlanır. Fırından çıkarılır, 5-10 dk. soğutulur.

2- Pizza sosu fırınlanış hamurun üzerine bolca sürülür, yayılır.

3- Halka halka kesilmiş soğanlar ve domatesler, çekirdeği çıkarılmış siyah zeytinler soslu hamurun üzerine yerleştirilir (dilerseniz dolmalık kırmızı biber, mantar da koyabilirsiniz), fırında 15-20 dk. orta ısıda pişirilir.

4- Bu sürenin sonunda pizzanın üzerine rendelenmiş dil peyniri ya da mozzarella peyniri bolca serpiştirilir, 10 dk. kadar yeniden fırında pişirilir. Ve işte pizzamız
servise hazır hale gelir.

Afiyetle Yenir!

Biz, çocukken hafta sonları ailemizle birlikte yemeğe çıkardık, en çok gittiğimiz yerlerden biri de o zamanlar İstiklal Caddesi'nde yer alan, dönemin Nathalie, Susanna, Bir Günah Gibi şarkılarının çaldığı, çok şirin zenci ailelerin de geldiği, beyaz Amerikalı bir karı-kocanın işlettiği, nefis pizzaların pişirildiği, yanında enfesss, değişik sosların yer aldığı koca bir kase salataların eşlik ettiği, Galatasaray Hamamı'na komşu olan Kral Ve Ben'di. Mutlu çocukluğumun biricik adresi!
Annem ve Güldalım her gidişimizde yeni ipuçları edine edine Kral ve Ben'in pizzalarını aratmaz oldular, Pazar günleri uzun kahvaltılarımızı eşlikçisi haline getirdiler, Tv'de güzel filmler... Ama yine de oranın ortamını özlüyorum, keşke aynı kişiler ya da artık evlatları yeniden açsalar acaba aynı tadı verir mi bilemem tabii ki de! Anadolu Yakası'nd ayerleri olduğunu biliyordum ama oraya hiç gitmedik şimdi de var olup olmadığını bimliyorum doğrusu! İşte bu pizzalar tarifi alınmayan ama ne olduğu tahmi edilen malzemelerle hazırlandı yıllarca annem ve kızları tarafından, ben de bir kez yapmıştım yıllar önce hazır ekmek hamuru ile. Bir daha ki sefere kendi yaptığım pizzayı paylaşırım sizlerle! Son 5-6 yıldır vejateryen pizzadan hoşlanır oldum, nedenine gelince iki kez deniz ürünlü pizza yedim, birincisi nefis, ikincisi berbattı, yarısından fazlasını yiyemedim, ağır geldi, çöpe gitti, o gün bugündür sucuklu pizzaymış, deniz ürünlü pizzaymış yemez oldum! En güzel, en hafif pizza vejateryen pizza!

(pizzamızın son hali)

Hafta sonu, Sibelimi bize çağırdım, gelmek istemedi, aşure yapacakmış marifetli hanım, ben de ilk fırsatta yapmaya heveslendim vallahi, yapınca paylaşırım sizlerle bir kaç ay sonra!
Meralimi çağırdım, annişimin yaptığı nefis tiramisudan ikram ettik ona, Sibel de şansını kaybetti bu defalık, anniş nefis bir lahana salatası ne enfess kısırından yaptı, afiyetle yedik, sohbet ettik! Çok çok güzel bir kaç saat geçirdik!



Annişimin Enfes Lahana Salatası

Malzemeler:

1 küçük boy lahananın yarısı,

3 adet sivribiber,

2 adet havuç,

2 diş sarımsak,

1 demet taze soğan,

1 demet maydanoz,
1 ½ limon suyu,

3 çorba kaşığı sızma zeytinyağı,

1 ½ tatlı kaşık deniz tuzu,

1 tatlı kaşığı pul biber,

1 tatlı kaşığı sumak.

Yapılışı:

1- Lahana ince ince kıyılır, damarları çıkarılır, bir miktar tuz ile ovulur, süzgeçte yıkanır, suyu süzülür.

2- Suyu süzülen lahanalar, salatanın yapılacağı kaba alınır, rendelenmiş havuç, ince kıyılmış maydanoz ve taze soğan, rendelenmiş sarımsak ve diğer tüm malzemeler konularak iyice karıştırılır. Servis tabağına alınır.

Afiyetle Yenir!

Veeee, benn dünn lazanya yaptım, ne var ki bunda şu var, hamurunu kendim yoğurdum, açtım, pişirdim yaaa, ben marifetli kızım! Benimle gurur duyabilirsiniz!
Tarifi Ayşe Tüter'den!

Kıymalı-Sebzeli Lazanya

Malzemeler:

3 su bardağı un,

3 adet yumurta,

1 kahve fincanı zeytinyağı,

1 tatlı kaşığı deniz tuzu,

4 çorba kaşığı tereyağı ya da Becel margarin,

3 çorba kaşığı un,

500 ml süt,

2 adet havuç,

250 gr hindi kıyması,

1 çay kaşığı karabiber,

3 adet sivri biber,

3 adet orta boy soğan.

(Dilerseniz, 250 gr brokoli, 1 çay bardağı krema ki ağır olabilir diye tercih etmedik, ½ adet etli kırmızı biber, 1 adet kabak, ½ çay kaşığı muskat kullanıp tarife bütünüyle sadık kalarak ya da kendinize göre değişikliklerle lazanyayı
yapabilirsiniz)

Yapılışı:

1-Yumurta, zeytinyağı ve tuzu una yedirilir, 5 dk. yoğrulur, üzeri örtülüp 20 dk. dinlendirilir.

2- Hamur 1 mm. kalınlığında açılır, 8x15’lik şeritler kesilir (ben, işlemi kısalttım, hamuru verilen ölçüden daha ince kestim),

3- Tencereye kaynar su, 1 çorba kaşığı tuz ve zeytinyağı konulur, lazanyalar hafif diri olacak şekilde pişirilir. Soğuk su olan bir kaba alınır, 3 dk. bekletilir, tülbent üzerine ya da mutfak havlusunun üzerine alınır.

4- Tereyağının ya da margarinin yarısını eritip 3 çorba kaşığı unu katılır, 2-3 dk. karıştırılarak hafifçe kavrulur. Ateşten alınır, karıştırılarak yavaşça süt ilave edilir. Tuz, karabiber ve muskat katılır. Karıştırılarak sos koyulaşana dek kısık ateşte 6-7 dk. pişirilip ateşten alınır. Krema ve peynirin yarısı ilave edilir, hafifçe karıştırılıp üzeri kapatılır.

5- ½ çay bardağı sıvıyağ ile çnce ince kıyılmış 3 orta boy soğan kavrulur,
incecik kesilmiş (2 adet) havuç katılır, kavrulur, kıyma konulur, kavrulurken ½ tatlı kaşığı deniz tuzu ve 1 çay kaşığı karabiber konulur, ocaktan alınır.

6- Yağlanmış fırın tepsisine 1 kat lazanya konur, üzerine kıymalı harç konur, yayılır, ardından ikinci kat lazanya ve kıyma harcı, beşamel sos, olacak biçimde malzeme kat kat döşenir. En üste peynir serpilir.

7- Önceden ısıtılmış 190 C fırında 30-35 dk. pişirilir (Tabii ki siz kendi fırınınıza göre ısı ayarını yapmalısınız).

Sıcak olarak servis yapılır.

Afiyetle Yenir!

(Yapım aşamalarını bir dahaki lazanya çalışmamda sizlerle paylaşacağım)

Vee, benim kraliçem, bebeğim, meleğim, küçük aşkım!

Hımmmmmmım, nefis, şimdi üst kattaki komşum, arkadaşım Dilek, Beyoğlu'ndan getirdiği Koska çifte kavrulmuş lokumdan getirmiş, verdi, konuşmuştuk, unutmamış aferin vallahi,
sizler için de bir kaç tane yiyeceğim! Yendi, bitti bile!

Eveet, şimdi sıra fotoğraflarını çekip sonucu beğenmediğim için resimlerini sildiğim kitapları sizlerle paylaşmaya geldi. Çok çok güzelş, çok çok yararlı kitaplar gerçekten de!
Vatan gazetesi'nin verdiği, kuponlarını kesip biriktirdiğime değdiği Johns Hopkins'in Yemek Kitapları Kütüphanesi'nden üç kitap, birincisi Sağlıklı Kilo Vermek için Yemek Tarifleri, ikincisi Kalp Sağlığını Korumak için Yemek Tarifleri, üçüncüsü de Artrit ve Romatizmadan Korunmak için Sağlıklı Yemek Tarifleri.
Her birinde de birbirinden sağlıklı, hafif tarifler ve çok yararlı bilgiler var, arkadaşınız tarifleri sizlerle paylaşacak elbet, o kadar hoş lezzetler var ki insan yapmak için hevesleniyor, sabırsızlanıyor!

Vee, bugün de vedalaşma zamanı geldi, şimdiye dek kahvenizi hazırlayıp ta elinize almadıysanız şiir paylaşımız öncesi doğru mutfağa, tadına vara vara okumalı ama değil mi? Yeniden buluşana dek sevgiyle kalın, hoşçakalın!

Bugün şiirimiz değerli şairimiz Edip Cansever'den!

Seni Günlere Böldüm...

Seni günlere böldüm, seni aylara

Daha yıllara, yüzyıllara böleceğim

Ve her zaman söyleyeceğim ki beni anla

Böyle eskitilmiş te olsa bu kalbi

Minesi çatlamış bir diş gibi durduracağım karşında.


Şiirler söylenir, şiirler biter

Biz bu sevdayı neresine sakladıktı sen ona bak da

Kahverengi avuçlarına mı gözlerinin

Tam oradan mı kahverengi yağan bir aydınlığa.


Bütün günler yenileşir her bekleyişte

Ve bütün dünler, bütün geçmişler

Kapını açarsın ki bir de, hiç kimseler yok

Çaresiz, benim sana gelişim de hep böyle.


Dün akaşam doğru tutuncu bir bulut geçti

Sonra bütün bulutlar hep birden geçti

Anılar, anılar, belki hepsi bir kelime.

Edip Cansever